Serin Şiiri - Nihat Akarslan

Nihat Akarslan
13

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Serin

Birazı Serin

Birazı serin,
fazlası dondurucu seni özlemenin.
Cansiperane sana koşuyorum her sabah;
bir sabah Eminönü vapuru,
bir sabah Üsküdar Kız Kulesi,
bir sabah Taksim, Galata…
Aslında her sabah İstanbul
ve tüm anılar.

Sen şimdi Konya düzlüğünde yeşermekte,
beni üşüten özlemine yön vermektesin.
Biliyor musun?
Ben sigarama sarıyorum sonbaharı.

Konya’da anılarımızdan en çoğu Yeşil Meram’ı:
kaşlarının çapraşık tatlılığı,
gözlerinin buhran hâli en çok,
yürüyüşündeki sadelik ve saflık,
ellerinin pamukluğu,
omzumu öpüşün en çok.

Dedim ya,
birazı serin
lakin fazlası dondurucu özleminin.
Olsan başucumda…

Birazı hayat,
fazlası ebed sevdiceğim.

Bir kandil gibi merhametli,
bir kandil kadar aydınlık,
bir kandil gibi ümitli,
bir kandil kadar devamlı sevdam.

Seni gölgelerimde hissediyorum bazen,
bazense her göğsüme dokunuşumda,
bazen nefes alışlarımda,
bazense her gece oluşunda.

Dedim ya,
olsan başucumda…
Birazı hayat,
fazlası ebed sevdiceğim;
sen
ve mükemmelliyet.

2019

Nihat Akarslan
Kayıt Tarihi : 27.12.2025 15:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiirin hikâyesi, özlemin coğrafya değiştirdiği bir yerden anlatılır. Buradaki özlem tek bir kişiye değil; şehirler arasında bölünmüş bir hayata dairdir. Şair her sabah İstanbul’dadır ama İstanbul sabit bir mekân değil, anıların haritasıdır. Eminönü vapuru, Üsküdar’da Kız Kulesi, Taksim–Galata hattı… Bunlar gidilen yerler değil, özlemin duraklarıdır. Her sabah başka bir semt gibi görünür ama aslında her sabah aynı boşluk dolaşılır. Karşı tarafta Konya vardır. “Konya düzlüğünde yeşermek” ifadesi çok bilinçlidir: Düzlük, sakinliktir; İstanbul’un karmaşasının karşısında dingin ama uzak bir hayat. Yeşil Meram anıların saklandığı bir bahçe gibidir. Orada kaşlar, bakışlar, yürüyüşler, dokunuşlar kalmıştır. Şair, sevdiği insanın detaylarını ezbere bilir, çünkü özlem ayrıntılarla beslenir. Sonbahara sarılan sigara, soğuğu bastırma çabasıdır. Bu bir alışkanlık değil; üşümeyi bastırma refleksi. Çünkü bu özlem “birazı serin” değildir sadece, fazlasıyla dondurucudur. Isıtmayan bir hasret söz konusudur. “Kandil” benzetmesi şiirin kalbidir. Sevilen kişi bir ışık kaynağıdır ama yakıcı değil; merhametli, umutlu ve süreklidir. Kandil geçici bir parıltı değil, karanlıkta yol tutan bir sadakattir. Şair onu bazen gölgelerinde, bazen nefesinde, bazen gecenin kendisinde hisseder. Fiziksel yokluk vardır ama varoluşsal bir yakınlık sürer. “Başucumda olsan” tekrarları, bir arzu değil; bir imkânsızlık kabulüdür. Çünkü bu sevda artık gerçekleşmekten çok yaşatılmaktadır. Finaldeki “birazı hayat, fazlası ebed sevdiceğim” dizesi, ilişkinin ölçüsünü koyar: Bu aşk günlük hayatı aşmış, zamansız bir yere yerleşmiştir. Bu şiirin hikâyesi şudur: Sevilen kişi uzak olabilir, şehirler ayrılabilir, ama bazı sevgiler mesafe tanımaz. Onlar, insanın iç ikliminde yaşamaya devam eder.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!