Ayaz vurmuş tenine,
Öyle kimsesiz,
Evden atılmış çocuk gibi;
Üstünü başını çıkarıp atmış,
Aklını başından atar gibi
Yalnız yaşar sokak lambası.
Şarkılar söylüyor rüzgâr,
İnce hüzün makamında.
Mevsimler konup göçüyor
Turnaların kanadında.
Benim yüreğim hep yetim,
Yüzümde çizgilerim
Anlarını, anılarımı saklamış tek tek.
Zaman almış gençliğimi,
Bir gülüşüm kalmış senden,
Bir de gidişin saplı yüreğimde...
Yorulmam, yılmam,
Vazgeçmem, savaşırım;
Tutunabilmek için
İnce de olsa bir dala.
Gün gelir,
Suya bıraktım sızımı,
Kimse bilmez,
Kimse duymaz.
Suya baktım,
Rüzgâr söyledim,
Can kırıklarım vardı,
Esen her rüzgârda sızlayan.
Dinmeyen bir hüznüm vardı
İçime içime akan gözyaşlarım.
Yalnızlığım vardı kalabalıklarda.
Uzak diyarlara gitsem
Beni benden alıp.
Sonra unutsam yüzümü
Anılarım kaybolsa yollarda...
Uzak diyarlara gitsem,
Uzansam
Dokunabilir miyim yüreğine?
Dokunabilir miyim en sızlayan yarana?
En kara yalnızlığızda rüzgarı dinlemedin mi hiç?
Vaktinin esiri sevdalar,
Kurtulamaz karanlığından hicranın.
Rüzgârı bekleyen yapraklar gibi
Telaşlanır;
Sonra kopar dalından düşer.
Yalan bir devran döner durur.
Korkma bir çiçeğin yaprağına dokunmaktan.
Korkma bir çocuğu gülüşünden öpmekten.
İzin ver, uçsun bir kelebek
Konsun omzuna.
Kulak ver rüzgârın sesine,
İzin ver yağmur dokunsun yüzüne.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!