Sen şiir okudun da
Ben içime doldurmadım mı nefesini?
Sen gözlerini yumdun da
Ben gece olmadım mı?
Sen deniz dedin de
Ben kaybolmadım mı derinliğinde?
Olamadık...
Hani şöyle bir Leylâ, bir Şirin olamadık.
İncinen yanlarımızı gören olmadı.
Göz yaşlarımızı silen,
Elimizi tutan,
Halimizden anlayan,
İçimde bir mayıs sıkıntısı.
Meyveye durdu bütün ağaçlar,
Kuşlar da cıvıl cıvıl hiç susmaz.
Nasıl geçer bu güzel havalar?
İçimde bir mayıs sıkıntısı,
Yine şiir dolu dört bir yanım,
Oysa
Kırılgandı hayallerim...
Yoksul değilim de
Yoksunum ben.
Çok sevdim de
Toprağa düşen tohumun sırlandığı gibi
Sakladım sevdamı yüreğime.
Fidan verir sözlerim,
Sonra şiir olur açar.
Kokusunu alır rüzgâr,
Sana getirir.
Sen toprak ol,
Ben gökyüzü.
Sen sıla ol,
Ben gurbet.
Sen sağlam dur,
Ben kırılgan.
Her yağmurda sızlar yeniden
Kurbağaların şarkı zamanında,
Bir gün batımı
Yüreğimde dağlanmış yaralarım.
Her yağmurda
Sen düştükçe içime
Yağmur yağıyordu sokaklara,
Ağaçlara,
Papatyalara bile.
Sen düştükçe içime,
Seni sevmek,
Bazen
Sen uyurken kapının önünden geçmekti.
Bazen bir kaç dakika pencerene bakmaktı.
En çok da
Seninle bakar gibi bakmaktı uzaklara.
Hani şimdi yoksun ya,
Belki de hiç olmadın ya…
Sözcüklerimiz vardı hani,
Hani “bizim” olan
Onları döküp döküp masaya
Cümleler kuruyorum;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!