Çocukken ekmek arası sevinçlerimiz vardı bizim,
Şimdi elimize ekmek alıp sokağa çıksak,
gözünde büyüyor milletin ufacık ekmek parçası.
Dizimizde yaralar olurdu, yüzümüz pis,
Ayağımızda bırak da gideyim diyen bir terlik.
Binmek istediğimiz bisikletler vardı,
Bir gündüz den geceyi çalan akşamın ilk vakitlerinde,
Kalabalığın arasında kalakaldığımız mekânda,
Aldırış etmeden çevredeki gözlere
Gözlerimle bana ne yapacağını kestirmek istiyorum İlk başta
Tıpkı dediğin gibi daha sonra gözlerimle
Üzerimdeki elbisenin altını merak eden bakışlarınla dolmuş gözlerine takılacak gözlerim
2 kul
Biri dişi biri erkek
Kurutmuşlar sevdalarını 1 şiir kitabının arasına
2 tane papatyadan ibaret
1 çember çizmişler dışlarına
“ya içindesindir çemberin ya da dışında kalacaksın”
Camların buğusunda gizli özne kıvamında
Sen ve ben diye yazmak sana olan aşkımı,
Kalabalığa toplu taşıma araçlarında gizli şekilde itiraf etme çabamdır.
Yok, konuşacak kimsem,
Kâğıdımdan kalemimden, yanan ve yanacak olan sigaramdan başka.
Kendime susup saman sarı sayfalara, en kaliteli harflerimi koyuyorum
Mevsimlerin insan bedenine yabancılaştığı zamanlardı,
Vücudun garip ifrazatları hastaneleri ağzına kadar dolduruyordu.
Yaşam standartları ince eleyip sık dokurken,
Ayakta kalmak için debelenen insanlar,
Sıcakta erimeye yüz tutmuş asfaltlarda ayak izleriyle karşılaşıyorlardı.
Ağzı açık kalmış çöp tenekelerinden aç ve baygın şekilde çıkmaya çalışan kediler,
Kapı gıcırdadı girerken ondan uykun kaçtı
Oysa ben her geceki gibi
Seni rahatsız etmeden kanepede uyuyacaktım
Ama sabah çocuklar görmesin diye yanına sızacaktım
Bilmesinler ayrı gayrı olduğumuzu
Sen uyanma ben çok tan gittim
Sana doğru kapanıyor gözlerim durmadan
Gözkapaklarımın altında nasıl bastırılarak çizilmişse resmin
Şimdi sensiz buralarda nefes almak bile iç açıcı gelmiyor.
Her hayalin başkahramanısın göz içindeki öykülerde
Şimdi sensiz buralar bir garip geliyor
Daha dün koynumdaydın
Vur kır
Parçala, dağıt parçaları
Yak, kül olsun
Ağla ve geriye dönüp bakma
Gözyaşlarınla aksın gitsin ve hepsi kurusun
Olgunlaşıp da dalında unutulan meyveler hiç mi olmadı
hafızası kaybolmuş aşklar diyarında
kanaması durmuş kançiçekleri elimde
geçmişe zılgıt atar görüyorum
bilinçaltı askerlerimi
Kapattım belki de kendimi içime içime
giremiyor kalbim hiçbir biçime
o kadar hakkım varken bile kalkışmadım seçime
seçilmeyi tercih ettim ama yinede giremedim biçime...
söz söyleyen çok oldu sözüm üstüne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!