Say ki.., çok ağır sensizlik nöbetindeyim…
....,
tabelası düşmüş sokakların köşebaşlarında çıkıversen karşıma
mesela çiçek., balık ve anason kokulu bir Beyoğlu akşamında…
ağır sarhoşluklarım olsan., kalp atışlarım., baş dönmelerim.,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiir 'en' lerin şiiri olunca, en ağır nöbette şaire düşmez mi sevdası uğruna? tebriklerimle nicelerine efendim, selam ve saygılarımla...
Uzaklık km. mesafesi mi, iki yürek arasında ki mesafe mi?
Elbette iki yürek arası ve o mesafenin ölçüsü hasret ve sızıdır.
Şair o sızıyı çok iyi dile getirmiş. Akıcı, duru dille... Kutluyorum saygıyla
Ayrılık, hasret, kavuşma arzusu ve büyük aşklar şiirlere dökülürse böyle güzel şeyler çıkıyor.
Lirik ama abartısız, gerçekçi ve son derece olağan hal ve durumlarda kavuşmak arzusu dile getirilmiş. Büyük mucizelerden beklenti yok kesinlikle ama sıradan bir durumda karşılaşmak arzusu var. Ama işte asıl mucize bu değil midir aslında?
Kutluyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.
Çok güzel nostaljik film izler gibi...
Kutluyorum saygın kaleminizi.
Cevat bey, her zamanki şiirlerinizin tadında yine bir şiir okudum yürek sesinin fırtınaya yakalanış feryadı,figanı gibi,ne nasıl söylemek gerekse öyle söylenmiş ki diyecek söz edecek kelam yok bize defalarca okumak düşmüş,sizi ve şiirinizi kutluyorum.ANT + 10 PUANIMLA SAYFAMDA.
Özetlemek iki nota uzun bir çizgi... Özetlemek seni özlediğim gibi... Yalnızlığın izi, kalbimdeki yarada derin çizgi... Başucunda nöbetteyim ben, biraz düşünebilirsen, özlemimdir duman duman tüten. Her sözcükte, her dizede sen ve sensizlik, işte sevgilim kutsal nöbeti tuttuğum benlik... İşte sevdiğim, seni düşünüp seni yaşayacağım, bir yaşam boyu ku kutsal nöbetten ayrılmayacağım.. Sevgiler...
'Say ki.., çok ağır sensizlik nöbetindeyim' Diye başlıyor şiir, hem de ne nöbet... Bizi de aldı içine bu nöbet hali, sardı sarmaladı şiir... Şahane bir serbest şiir, bayıldım resmen. Tekrar tekrar okudum Cevat Çeştepe Bey. Sevda böyle güzel anlatılabilirdi ancak. Yüreğinize, kaleminize sağlık, kutluyorum.++
Gönüldenkutlarım kaleminize yüreğinize sağlık
Mesut Özbek
kapımı dışardan çalıp da içerden açan yalnız sen olsan
Aşk ve özlemin şiiri olmuş..Kutluyorum,saygı ile.
Zor bir nöbet güçlü bir yürek seslenişi,
hasret dolu dizelerinize ben de bir dizemle cevap veriyor ve sizi içtenlike kutluyorum Sn:Çeştepe,saygımla
'Kavuşmalar olsaydı belki de anlamsız olurdu sevmeler'.Canan Ereren
Bu şiir ile ilgili 59 tane yorum bulunmakta