İçimde susturamadığım bir ses var,
Sensiz yaşayamıyorum.
Her şey bir düş, birkaç görüntü,
Yokluğunu kalbime kabullendiremiyorum.
Sen herkessiz yapabilirsin belki ama
Ben sensiz yapamıyorum.
Yaram çürüyor beklemekten,
Kendi ölümümün arifesinde bekliyorum.
İçim delik deşik bir nişangâh,
Bir bozuk saat gibi sende durdum.
Nedir bu ağustos böceği kaygısızlığı,
Yalnız bir gözyaşında buluştuğum?
Gökte süzülen turna katarı gibi,
Bir avuç sudan paylaştığımız o anları özlüyorum.
Gülüşlerin susuzluğumu artırır,
Derin derin bakan göz bebeklerine hapsolduğum.
Ağustos ortasında zemheride gibiyim,
Ellerimden başladım üşümeye, ölüyorum.
Yabancı bir ülke gibisin,
Bir düş kazasında kahroluyorum.
Kalbinin sesi, yüzünün ve gözyaşının rengi,
Düşen yağmur tanelerine tutunamıyorum.
Sevmek ne tuhaf bir şey;
Kuşlar gibi hür bir sevda istiyorum.
Can pahasına adadığım hayatımın aşkını,
Eksik olan parçamla birleştirmek istiyorum.
Sevgi iyilikti, sevgi emekti hani,
Bu ömrü sana adadım diyorum.
Kör bir bıçak gibi keskin ve soğuk,
Yanımda kal, yaramda kal, sol boşluğum.
Gidersen bu yara kapanmaz,
Bir aşk daha eksik kalır, biter soluğum.
28 Ağustos 2024 / Çarşamba / Ankara
Halil KumcuKayıt Tarihi : 26.2.2025 11:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Yokluğun, en derin yarama dönüşürken; seninle var olmanın umudu, sol yanımda yaşamaya devam ediyor."
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!