Ağacı sökme kökünden
Bedua alırsın kendinden
Yeşile değer vermezsen
Kurtulamaz sın çölden
Dağları önemse yüreğinden
Öyle yükseklerden bakıp duruyor
Dağlara kızmayın suçu yok onun
Nice sırlarımı bir o saklıyor
Dağlara kızmayın suçu yok onun
Bazen kara bulut çöker başında
Sen geleceksin diye kalbim güm güm atıyor
Dışarıya çıkacak sen geleceksin diye
Kanatlarım olsaydı sana eşlik ederdim
Uçardım uçardım korurdum seni
Soğuktan,ayazdan yorucu yolculuktan
Yaylaya gidiyorum
Özledim bekliyorum
Gel yanıma yanıma
Çıtırım sarıl bana
Yaylanın yolundayım
Bir odun derdi vardı
Hergün dağarcıkla taşırsın
Düzgün odun getirmek kuraldı
Şarttı,çok kalın olması...
Çocukluk işte, kendimce
Biz taşralıyız anadoluyuz
Sizin yemeklere bizde aş derler
Azla avunuruz özle doluyuz
Sizin rüyalara bizde düş derler
Vakitlere öğün,ilmeğe düğüm
Bir dilberdi gördüm iki kıtaya yerleşmiş adı İstanbul
İnsanı mest eden bembeyaz inci dişleriyle Marmara'da
Büyükada,Kınalıada,Heybeliada,Sedef ve Burgazadası
Işıltılı gökyüzü yıldız yıldız olur geceleri Boğaz Köprüsü'yle
*
Boğaz Köprüsü'nde durdum karşımda cennetten köşeydi
Özlem sarar bu yorgun yüreğimi
Boşta kaldı kollarım saramadım yarimi
Sevdiğim kerem et göreyim yüzünü
Karar veremedim düne mi yarına mı döneyim
Seninle mevsimler boyunca dolaştık kırlarda
Sessiz sakin,dilsizdir bağrın, anlatamazsın
Kucağında barınır hasret,özlem, ayrılık
Açtın mı ağzını doymazsın, bilmezsin yedin
Ayırır seveni, yok imanı,büyük karnı
*
Adın toprak, rengin toprak, sevgin kara toprak
Bak arkadaş itiraf ediyorum
Ben düpedüz enayi'yim
Bu yaşıma kadar geldim
Sayısız af illeti gördüm
Hiçbiri ne bir vergi oldu
Merhaba yıllardan sonra kavuşmak muhteşem!
Sevgili sayfa arkadaşları bu sayfama giremiyorum,bana mesaj yazar mısınız?