Seneler Önce Şiiri - Milad Hekimiazer

Milad Hekimiazer
36

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Seneler Önce

İçimde bir çocuk yaşardı bir zamanlar,
Gökyüzüne dokunur, nurla oynar.
Servi dallarında gezdirirdi düşlerini,
Ellerinde serin bahar, gözlerinde şavk.

Bir yoldan yürürdü, taşlar dile gelirdi,
Her adımı, toprağın kalbine işlenirdi.
Gecenin koynunda bir kandil arardı,
Bulutların ardından usulca ağlardı.

İçimde bir çocuk var, ötelerden gelir,
Türkülerle büyür, sevdaya direnir.
Gökyüzü onun yurdu, cevher yoldaşı,
Her nefesiyle ateş olur, yüreğe iner.

Mavi hayaller örerdi ince ince,
Ulaşmak isterdi sonsuz bir hikmete.
Kavak ağaçları fısıldar hatırasını,
Esinti taşır ona ezelin manasını.

Ne yollar tanırdı o, ne de gurbetin gamını,
Zamanın yüküydü ellerindeki çamuru.
Bir gülüşle doğar, bir solukla büyürdü,
Ama hep aşka yakın, yüreğinde hakikati.

Bir gün toprak onu bağrına bastı,
Köyün sessiz akşamında, dağlar sustu.
Ama hâlâ o çocuk, kandillerde saklı,
Bir nefeste, bir türküde, kalplerde var hâlâ.

Sevdamız turna oldu, aşkın diliyle,
Hakk’ın yolunda yürüdük aşk seliyle.
Her an bir eser bıraktı göklerin altında,
Her adımda kâinatın manasını yazdı.

O çocuk, bizim unuttuğumuz masumiyet,
Kavruk bir aşkın içinde saklı hürriyet.
Ne şehir, ne köy, ne dağ ona dar gelir,
O çocuk, her yürekte bir umut gibi dirilir.

Milad Hekimiazer
Kayıt Tarihi : 13.9.2023 23:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiiri yazarken, içimde bir yerlerde hâlâ yaşayan o çocuğun izini sürdüm. Yıllar önceydi, mavi gökyüzüne bakıp hayaller kurduğum, bulutların şekillerinde masum bir dünya gördüğüm zamanlardı. Her şeyin ne kadar saf, ne kadar gerçek olduğunu hissettiğim o günler… Bir çocuk yaşardı içimde, sessizce. O çocuk, servilerin gölgesinde serinleyen, ellerinde topladığı hayallerle eve dönen biriydi. Şimdi o çocuğun nerede olduğunu bilmiyorum, ama izleri hâlâ kalbimde. Beyaz düşler kurardı o çocuk. Ama bu düşler, masumiyetinin ardında hep biraz gerçeklikten kopuk, biraz kırılgandı. Ellerine bulaşan karadutun kıpkırmızı lekeleri kadar canlıydı hayalleri. Ve bir yandan da bir kavak yeli gibi… Gelip geçici, savrulan ama hiç unutulmayan. O çocuk, rüzgarla yarışırken bile hep masum bir coşku taşırdı içinde. Şimdi düşünüyorum, acaba o masumiyet nerede kayboldu? Yoksa hâlâ bir yerlerde saklanıyor mu? O çocuk arkasında ne bir mektup bıraktı, ne de bir iz. Geçtiği yerleri sadece bir anı, belki de biraz sitem dolu bir hüzünle yaktı. Ama onun takındığı sevda gerdanlığı, bugün bile boynumda taşıdığım bir yük gibi. O çocuk, seneler önceydi. Ama bazen, sessiz bir anda, bir yaprak düşerken ya da rüzgar uğuldarken, yeniden içimde onun nefesini hissediyorum. Bu şiir, kaybolan bir masumiyeti, içimde hâlâ yankılanan o eski günlerin sesini anlatma çabası. O çocuk, ne kadar uzağa gitmiş olursa olsun, onun yaşadığı her şey bir şekilde benimle kalmış. Şimdi yalnızca bir hatıra gibi, ama hâlâ benim içimde. Hâlâ seneler önce olduğu gibi, sessiz ve derin bir köşede yaşadığını hissediyorum.