bir şiir başlar, bir gözlerim
gök gürültülü sağanak yağış hakim
eğer seni benzetemezse bir şeye
dağlar dururum onu, dener durur,
durur düşünürüm her seferinde
ederinde biri miydim diye, böyle diye diye
göğsümün orta yerinde, şimşekler çakardı öldüresiye
kafesteki bir kuş gibi yaşardım
odamdan dışarı adımımı attığım anda
içimdeki fırtınayı gizlemeye çalıştığım o anda
yaşardım diyebilmek ne fayda
önünden fazla ölüme bakan bir adamdım ihtirasla
artık bulutların çekilmesini istediğim o hafta
bitap düştüm dolaşıp dururken o eski odada
dolabın ahşap kokusunu bastıran o tatlı kokun,
bende kalan o kazağının kokusu
sarmalardım onu uyumaya çalışırken,
iblisleri enselerdi geceleri,
mışıl mışıl uyuturdu beni, uzak tutardı onları benden
küçücük bir kare'nin içinde
kondurduğun buselerin çevrelerdi gerçekliğimi
alırdı gözlerimin tasmasını, ederdi kölesi beni
son kez onu görmek istiyordum oysa ki,
birbirine sarılmış, hep yek giden o bulutları
silmek istiyordum ordan, çekilsinler aramızdan
göreyim o güzel gökyüzünü
yüzünü gökyüzüne benzetmeye çalıştığım için üzgünüm
dağıldı düğümleri kalbimin, biri sende kaldı, biri bende
güneş batıyordu erkenden
dönerken sohbet ettim meltemlerlen
kaldıramamıştım o anki gerçekliği
yoldaki arabaların o sessizliği
bir garip gelmişti, gözlerimin önüne pus düşer düşmez
anlamıştım güneşi bir daha göremeyeceğimi
o günden beri görmüyorum güneşi sahi
aya tutulurum geceleri, o da hayata tutundurur beni yerinde durdukça
yenisi, hilali, dolunayı fark etmezdi, o ay oldukça
eskisi yenisi fark eder miydi sence, sen sen oldukça
öylece orda durması yeterliydi, hayranlık duymam için kafiydi
etrafındaki yıldızları önemsemezdim, hepsi arkasındaydı gönlümce
diğer herkesi anımsatıyor gözümde, kimseyi görmezdi gözüm de zaten
ondan başkasına yüreğim de konmazdı, konamazdı
şimdi ise senden eser yok odamda, merak etme anlarsın zamanla
ölüm beklerken seni, eğer yapabilirsen bir dene kaldırmayı kalbimi
kaldıramazsın, bir de, kalbini kalbime değdir, o zaman anlarsın ne demek istediğimi
anlarsın mezarlığın ne kadar güzel bir yer olduğunu, ömründen uzun gelir saniyelerin dokusu
işler başlı başına tüm yaradılışına, saçların ağarır yavaşça, bedenin ağırlaşır, ruhun onu terk
ederken bile, üstüme düşerken o halsiz bedenin
ruhumla sararım onu, narin ama sımsıkı dokunuşlarla
son kez dokunurken o güzel yanaklarına, dilerim ebediyet'ini an'ın
küllerin yağar üzerime nazikçe, üstümüzden mevsimler geçtikçe
ağırlığını kaybeder sandım hisler, gözlerimi daha yeni açıyormuşum meğer
Kayıt Tarihi : 8.12.2023 21:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!