Solgun nöbetlerde bekleyen her gönlün kırılganlığımıdır şu akan geceden?
Nice sevdalının beklediğimiydi sevdaya can istemekten!
Can diyordu gönül…
Sevda, aşk…
Hiç biri sabır kadar,
Hiç biri hasret kadar değerli değildi canda...
Ve sabır deyince,
Bir bahar gelir en yakıp yıkan ayazların ortasına…
Can deyince,
Düşer yüreğin ortasına en buğulu pencerelerden nisan yağmurları…
Bulutlara çıkınca görünür yürek
Ve bu şehri yağmurlar basar o anda…
Sevda değildi gönlü her an hasrete boğduran,
Aşk değildi aklı ve yüreği yorgun argın gül bahçesinde ağlatan,
Geceleri kıskandıran,
Uykuya hasret bıraktıran,
Susmayı öğreten…
Ne aşk, ne de sevda idi, her duada,
“Sen vermeyi istemeseydin, istemeyi vermezdin” dedirten…
Sabır…
Ah sabırdı!
Sonra karanlıklar arasından bir isim uyandırır…
Sadece üç harf…
Adı yankılanır aklın ve yüreğin kavak yellerinde!
“ Sabır güzeldir, sabreden daha güzel”…
Sabır sen isen, asır da güzeldir, yokluğun da…
Bulutlar hala yüreğimi misafir etmekte…
Şehrim yağmurlar altında…
Gün mağrip, gece mahşer yaşatsa da,
Dile gelmeyenleri yürek söylüyor,
Kâinata sığdıramadığım sen, yüreğime sığdırıyorsan,
Ne mümkün seni söylememek,
Ne mümkün sana hasret kalmamak…
Ey uzağımı yakın, yakını can eyleyen,
Ey ömrümün en güzel türküsü,
Solgun bahçeleri kıskandıran,
Dilime gelip yüreğimde söylenen..
Sen eksiksen ne mümkün tam olmak…
Sen yoksan tam olmak ne mümkün…
Sen tam iken ne mümkün eksik olmak…
Kayıt Tarihi : 28.4.2010 17:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!