Bir emekçinin alın terini,
Güneşi çocuğuna,
akşam vereceği küçük minik çikolata;
Siler...
Uyumadan ulaşabilse...
Bitmeyecek içimdeki fırtınalar,
Gözyaşlarım sessizce süzülür akar.
Tan yeri ağarırken umut doğacak,
Çaresiz yüreğim sancıyla yanacak.
Kımıldayamam yerimden, yorgun gözlerimle,
Saat geç oldu...
Gözümün önünde sanki uçuşan bir şeyler.
Işığa engel oldu.
Henüz bir araya bile gelmedi o eller.
Saat geç oldu.
Ne umrumda, ne hatrımda...
Boş vermişim, asi ırmak beni almış.
Mühim, aman ha diyenler;
Ya asi ırmağı durdur...Ya kapıl akışına...
Kulak asmam uzun sürdü.
Meğer akan hayat durmazmış, yönü değişe de.
Bazen gitmek, dönmek kadar sıcak,
Bazen dönmek ayrılık kadar soğuk olur.
Gidiş dönüşe, dönüş gidişe dönüşür.
Nereye yöneldiğin değil,
Kimin kimlerin seni beklediğidir; gidişin, dönüşün…
Kaç oba, yer, diyar...
Sayar desen sayamam.
Bir yere kök salmadık, hep yolda...
Hep yolcu kaldık, yalnız bir başımıza.
Nefesimiz tükenirken, ömrümüz biterken..
Kırmızı gül uykuda...
Yanı başında kaygılı dostlar.
Gitarın tellerinde hayat ,
Notaları yıllar...
Akan hayat, akan fırsat...
Bu gece kafam bulanık, bulutlu...
Aklım kareli.
Bu sarhoşluk, bulutlar.
Gül diyorum diken var diyor.
Gündüz iyi ki güneş var.Yoksa
Gece karanlığı huzurumu alıp götürürdü,
Gel haydi.
Bir iki üç oldu...
Sonra bir sonsuz.
Gel deyişim sonsuz değil.
Bir an.
Haydi gel. Yollar kısa.
Nerede olmalı?
Nerede durmalı...
İşte tüm dertlerimizin kaynağı.
Hiç birimiz durmak istediğimiz yerde değiliz.
Hiç birimiz olmak istediğimiz yerde değiliz.
Halbuki;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!