kırmızı ciltli kitapların
kanımızda dolaştığı bir vakitte gel
dinlerken bulutlar gözlerimizi
söz söze oturalım minderde gel
yaz, diriliş kitabı yazarken ekinlerle
Hangi ağaçtan yedimse yalnızlık meyvesini
Mayhoş bir tat bırakır geceleri
Duvarlar konuşur gözlerime
Pürüzler sinema perdesi olur birden
Çitlerden atlar birer birer düşünceler
Sözler çareden ayrılır ve koşar suskunluklara
acıktın mı sorusu gibi öksüz,
oduncu gömleği gibi yetimdi kederim.
uslu perdelere bakardı içini çektikçe,
eskimiş tozları, rafta dizili suskunlukları
getirir, boğazıma indirirdi.
süpürge sesi gözlerdim üst komşudan;
Bulut pamuk şeker,
İzin şehir sokakları
Bir mağara bir ben
Bir de sen
Güldüğüm
Bir rüyaydın efendim
tuvalden karanlık seçen gecem
gördün mü tesbihimde açan yıldızları
gece sessizce uçarken dualar
gözlerini kapama siyaha
kapama ve gör umut kapısını
yollar kıvrılır hasretin saçlarına
aynadan geriye dalan bakışlar
tutamaz geride kalanları
bozkırların kaderidir gurbet ağrısı
babayla çocuklar arasına
harmandan sonra ekilir uzaklar
elim, elimi yadırgıyor zeynep
parmaklarımın arası açık kendimle
dünyayla araları bozuk senelerdir
bir işlenmiş mendile denk gelmeyince gözlerim
kalbimi götürdüğüm terziler
çare bulamadı dünyalanmış yaralarıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!