Eskinin tadı var mı şimdi
Kömür tozunu özledim ben
Üstü parlak paslı rayları özledim
Tren yoluna dizdiğim küçük taşları özledim
Yaramazlıklarımı söz dinlemeyişlerimi
Değiştirdiğim makası
Dün akşamüzeriydi
Bir Perşembe akşamıydı dün
Gün yeni batmaya başlamıştı
Sanki sanki karanlığın beni boğacağını
Önceden hisseder gibiydim
Beni boğan karanlık değildi oysaki
Ben yağmur yüklü bulutum
İnan sana geliyorum içimi dökmeye
Lüle saçlarından süzülsün damlalarım
Gözlerinin nehrini taşırmaya geliyorum
En derinlerden kopan fırtınayla
Bak kış geldi yine
Şehir baştan aşağıya bembeyaz
İnce ince yağıyor kar bembeyaz
Dökülüyor saçlarıma
Aldım kalemi elime bu sabah yine
Döktüm satırlarımı beyazın üstüne kara bir yazı ile
Her satırın sonuna sevgimi işledim
Beyaz yaprağa kara kalemim ile
Kara tren geçti gözümden o sıra
Esti savurdu
Mehtab yine semada bu akşam
Bazen bulutlar geçiyor önüne
Bir kayboluyor bir çıkıyor
Sokakların karanlığını siraç ile boğuyor
Aydınlanıyor dört bir yanım aydın oluyor
Gitmek bu kadar kolay değildi aslında
Mecbur kalınca insan
Uzaklar çekilmez oluyor
Yollar hiç bitmiyor inan
Hani güneş doğar ya
İnsan yeniden doğar
Seni Seviyorum
Ne Kadar Güzel Bir İki Kelime
Ama Kimim Var ki Söylesene
Bir Ben Varım
Bir De Hayalini Kurduklarım
Yani Bir Sen Varsın Hayalimde
Ve sonra bir haber gelir yıkılırsın
Bir haber ki ölmüş diye duyarsın
Bir ev sessizliğe bürünmüş
Sokaklarda ayak izleri görülmüş
Bir haber ki tez ulaşmış
Ve adaletsizliğin hakim olduğu şu dünya da
Bunca yıl bunca sene
Ve bunca boşa geçip giden gençliğimin üstüne
Bir çizik çektim
Yirmi dört yaşımı silip
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!