benim güzel tanrıcığım
küçük a sanıyorlar seni
ama sen büsbüyüksün
ve sevmesin kimse seni
aslında kimse kimseyi sevmesin
sevdikçe kimsesiz kalıyoruz
diyebilseydim ki arkadaşım musa peygamber dün bendeydi
oturduk tek tek saydık putlarımızı
benimki açık ara ilerideydi
oradan öylece baktım -ora biraz beride
musa'nın berisi
beri peri olsaydı keşke diye mırıldandım
gülü ıslatan yağmur
ellerime bak
bir ağacın şarkısı bu
çok hızlı koşan rüzgarın
dışarı acımasız bir çalkantı
kısacık bir çocukluktu uzun uzun hatırlanan
clementine'nın gözleri ışırdı rüyalarımızda
oranın bütün uzaklığında hıçkırığa dönüşen
ilgilerin seslenmeyişiydi adım
duvarların adaletine dayanan hangi sırt kalmış açıkta?
lunaparklar insan ayırmaz bilirsin
bilirsin, kapılar ve tokmaklarına uzanan elin rengi yok
zayıf bir oğlan geçti sokaktan bir akşamüstü
maldan mülkten neşeden zayıf
ince dudaklı o kıza yürüyen ayaklarıyla
düşmez kalkmaz vakitlerdi
orada uzanırdın kendine
-soyundukça güzel.
ağacı kabuğundan ayıran hoyratlık
helalinden başkasına bakmamış
ürkünç. çatlak tanımayan duvar
uyumadığımız geceye dayadık sırtımızı
kaybettiğimiz tanrıyı aradık
kurtlandık, aşk dedik buna
yaramızı emdik
ben en çok merhemsizliği emdim
bir çarşaf dağılsa çıksak odadan
ölçsek hangimiz daha fazla.
masaya devrilmiş bardak
bardakta su
suda sağ kolum
evlerin, sokakların sağ kolları
senin adın neydi
ah neydi
bir çiçeğe su vermeye benzer miydi?
sahi neydi
ben o zamanlar yazardım
biraz az biraz yaz
şunun bunun yol yordam bilmeyişinden değildi
ya da eşitsizliğinden
zaten eşitliğe de inanmıyordum
ille de adaletti,
ne güzel bir kadın olurdu mesela
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!