su akışta yaprak düşmeye tamamlamış mevsimini
öyle birdenbire öldü çocuklar
şehrin bütün vitrinlerinde yılgınlığın resmi geçidi
bütün caddeler yokluğa arsız
bu şarkıları ve puştlukları unutamayız
susmuşum belli ki biraz sinmiş
biz bir gün bir yerden bir yerlere gitmek istedik
uzun yolların tozlu kıyısında yaprak hışırtıları
arasında uykularımız vardı ürkek korkulu
yontucunun bıçağı gövdemizde korkunç
dallarını kırmışlar incirin
dayanamıyorum and olsun
o bulut yine geçmiş balkonumdan
sesime kırlangıçlar eğilmiş
-şiirde kırlangıç ne kadar hazin
çok bil istiyorum
lokal sevişen iki duvar arasındayım
pencereden caddeye sarkan iki perde
iki arada bir yerde
rüyaları kesiverip bir mendilin içinde
gönderilecek Gabrielle de yok
üstelik şuramız hâlâ bir çıt sesi.
bir seccadenin üstünde nasıl öpülürse bir yara
öyle öperdim bütün derine inen yerlerinden
üstelik eve dönmenin adıydı.
dişlerimin arasında ıslığa dönüşen
ve ağzımın en kuytularında ezilen bu şehir
çiçekli perdelerini çekerdi karanlığa doğru
saat üç onaltı
yüzümü avuçlarımda topladım
sigara, balkon ve gece
bir salyangoz nasıl asar kendini ağaca
gördüm de söylemedim
utanıyorum bunu yazmaktan
karanlığın hışırtısından anlıyorum
ayağım bir akşama dolanıyor
rabbin seni terketmedi diyor ağzında ayet taşıyan kırlangıçlar
ıstırabın sırrına geçiriyorum ilmeği
sokağı yerle bir eden sessizlik.
birinin ocakta çayı kalmıştır mutlaka
masada küllüğü. akşamın en güzel saatlerinde
dışarıda gökdelenlerin ve sokakların
iktidarlar kadar uzadığı belirsizlik
dışarı hep bir belirsizliğe açtır
mesela neyi söylesem olmayacaktır
yüzümden düşen kuşlar değil,
ışıkların gölgesinde kuruyan şeylerin hüznü.
bir kedi miyavlamasıyla beraber değiyor sesim yağmura
düşenleri arıyorum içinde caddelerin
defalarca önünden geçilmiş vitrin camlarında.
sessizliğinde gecenin saklanmış çocuklar var
uçurum kenarında yürüyen
korkmuş ama illâ yürüyen
korkmuş ama vazgeçmemiş
gözleri kandil gibi yanan bir kedi
ve kokusu kedinin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!