Zamanı dondurdum
Dün gece
Sen uyurken yanımda
Dışarıda kar yağıyordu
Ellerini sevdim usulca
Her bir nefes de
Öylesine sevdim işte seni
Sendeki gerçeği göremeden
Tanımadan bilmeden
En şık elbiseleri giydirdim sana yüreğimde
En güzel gülüşleri oturttum ruhuna
Belki de
Şeytan maskeli ruhlar
Yüzerken yalnızlık denizinde
Arıyor mutluluğu
Mutsuzlukların gölgesinde
Bir bebek doğuyor bir yerlerde
Yaşamak istemediği
Aşk mı gurur mu derken
Yaşanmamışlıkları
Sana bıraktım ben
Yaşadıklarımızı alıp gittim
Tek fark
Benimkilerde
Müziksiz bir aşkın
Kederli dansıydı o gün aramızdaki
İki ileri bir geri
Geçmisin karanlık odalarında hayaletleri kovalarken
Ateşe verdin bir hayali
Hep kırık dökük
Aşklar var etrafımda
Herkes paramparça sanki
Bir tarafı yaralanmış
Oysa biz seninle
Farklı olmalı
Renklerle masallanırım ben
Sözlerle değil
Rengi olmayan cümlelerde
Gökkuşağını arar duygular
Kardelen çiçekleri gibi
Matem çarşafının üzerine
Kurgusu bitmiş oyuncaklar gibiyim,
Hoş yeniden kursalar
Çalışır mıyım bilmem,
Belki de düşerim uçurumlar boyu
Kırılır darmadağın olurum
Ölüm bile beğenmez beni
Haklısın
Çok aşkları
Öldürdüm ben.
Haydi
Durma suçla beni
Hep yaptığın gibi
Sen
Azgın denizlerde yüzmeyi seversin
Bense hep güneşli günlerin
Sakin kumlarını özlerim
Hiç bitmez med cezirlerimiz
Kutuplara ateş düşer
Sevgili Selin şiirlerinde senin gibi ışık saçıyor karanlık dünyaya; ne diyeyim yüreğine sağlık şarap tadındaki sözlerin için :)) Hoşçakal, her nekadar bir ayrılık sözcüğü olsada görüşmek dileğiyle Taşkın...