El verdi bana
Tüm günahları arındırır gibi
Bozulmayacak tövbelerin başlangıcı gibi...
Ne şeyhti
Ne de sıradan bir şeydi...
Öyle güzel yaratılmıştı ki
Karanlık olsa da her yer,geceyi neden sever insan?
Aylardan Kasım,takvimde nisan...
Asır olmuş gülmeyeli,
Nasır tutmuş gülüşlerim...
Gece alnımın çatına almış bir nişan
Ay ışığı vurmuş umuşlarımı,
Yalnız zamanların yalancı yari
Ellerimde el,
Nefesimde nefes...
Yalnız gerçek sevgiliyi bulduğumda,içime girer senden başka nefes
Hey gidi beceriksiz figüran
Hiç durmadan,soluklanmadan koşsam kafiydi,
Kesindir ki bu koşu bekleyişten hafifti...
Kim aşka kafirdi?
Kim başka kafilenin neferiydi?
Şimdi el tutmalara ahkam kesiyor dilin...
Gülme bana...
Gücüm yok artık sahte oyunlarına...
Dokunma bana,
Günlük dokunuşlarını atamam yabana
Ben sende bir ben ararken tekrar,
Üzerime alındım seni,
En güzel iltifatlar gibi...
Belki gelin de ben,güvey de ben;
Lakin, ıslatmıyor yokluk yağmurları şimdi
Zorlama üşütmem yüreğimi!
Gerçekliğinin tılsımını taşır bu elbise;
Bir rüzgar gibi yapraklarımı sürüklemeye niyetlendin
Didinme ey asi,döküldüler geçmişe...
Bir bıçak gibi gözlerimi kesmeye niyetlendin
Bilenme boşyere baktığı yerdeler...
Mey kokunla başım döndürmekse amacın
Kalemin ucuna sığdıramadığım,
Yakıştıramadığım,
Edepsiz kelimelerim var benim;
Giderken sergilediğin endamına dair...
Şu, sana son kez sarf edebileceğim,
Edebe zorladığım tek cümlemdir;
Ey denizlerde vurgun yemiş gemi!
Neden bu limana sığınmana izin vermedim anladın mı şimdi?
Senin istediğin ben değildim;
Tek düşündüğün kendindi...
Gelmelerinin selamını çakarken bana,
Yaralı yüreğin etrafında,
Akbabalar çok olur.
Kumru gibi gözükürler ama,
Ölümcül darbeyi onlar vurur.
Kabuk tutan yaranın etrafında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!