Bak! , yaz geçti geldi kış
doldurdu kavak dallarını karlar
bir rüzgar, bir güneş
kaldı mı geride, yalnızca kuru dallar?
Çabuk büyüse de Kanada'lı kavaklar
Yunus demiş:
''Belkıs ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını''
Ben de derim:
Sen ve ben memlekette karşılaştık bir zaman
isteyip de kavuştuk, Rabbim verdi gönlümün dermanını
Bulutlar bir gün yağmuru keserken
topraklar denizi yutarsa
beni yine sevecek misin?
Yıldızlar gürültüyle çarpışır,
ışıkları sönerse, peş peşe
İçtiğimiz su ayrı gitmezdi ya
hani bir zamanlar
aramızdan akan sular
bazen nehir bazen deniz mi
oldu şimdi?
Zaman su gibi aksa da
Battı yine güneş, denizden
çok uzaklardasın sen...
kaldım mı yine, yapayalnız
bu gurbet akşamında
içmeyip de ne yapacaktım?
her akşam
Doğunca beni bir kundağa sardılar
küçükken ağlayıp sızlamışım
ne çabuk da büyümüşüm
Okul, iş, evlilik derken
geride kalmış, eyvah gençlik
ŞİDDETİN RENGİ
Şiddetinin yüzündeki renkler
sarı, kızıl ve yeşiller
Her ilkbahar defilesinde
mankenler gibi en önde oluruz biz,
doldurur dallarımızı pembe-beyaz çiçekler
baharı ilk önce biz müjdeleriz
’’Arkadaşım Badem Ağacı’’ diye
Baltayla kaç kez kesildi dalların,
nice seller gördü köklerin,
ya sıcaklarda kavrulan çiçeklerin,
o kadar zarar, ziyanlar gördün
yıkılmadın, kaldın dimdik ayakta
yenilendi sanki tüm bedenin
Günde kaç kez, kaç dakika çalıyorum kapını
yerde; taş, toprak, ağaç, çiçek ve böcekler
gökte; güneş, ay, bulut ve yıldızlar şahit buna
gündüzümde Sen varsın, gecemde yine Sen
görüp duysan da beni
içimde hep korku ve ümit
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!