Sen; harman kaldırırken sıcakta
O; ateşle oynardı hiç korkmadan
Sen; taze üzümler yerken akşam sofranda
O; yıllanmış şarap içerdi her gece kulüpte
''Biraz kül biraz duman o benim işte''
diyor ya şair
biraz şiir, biraz nesir
biraz kural, biraz özgürlük
bazen lirik bazen didaktik
bazen pastoral bazen satirik
Çatınca ayrılık vakti yine hüzünlenir hilal kaşlar
dökülür yarin gözlerinden inci gibi yaşlar
bir zil sesi çalar....gurbet acısı yeniden başlar
yorulur sallamaktan eller, kollar
bitmek bilmez ki yari uzaklaştıran yollar
nasıl bitsin acılar?
Evimin verandasında her gece
bir minik sarı kedi ile bir köpek
sarılıp yatıyordu birbirine
kışın soğuğa birlikte direnerek
Bir zamanlar konu komşu,
uzak yakın akraba hatır sorup,
hepsine derdi sana:''Merhaba! ''
bal akardı konuşunca dilinden
kimse incinmezdi nazenin elinden
Emanetçileri biliriz ya hepimiz
eşyamızı, bavulumuzu bırakmışızdır
emaneten onlara…
Bizler de aslında, birer emanetçi
değil miyiz ki bu dünyada?
ömrümüz, bedenimiz, sağlığımız
Burada da geçiyor günler sevgilim!
ama dostlarım, uzaktalar...
orada tez geçerdi günler, haftalar
yakınımdayken dostlar...
Gönüller bir olsun, yollar uzak olsa da
Kaliforniya çöllerinde yetişen
kaktüsler kadar bekleyip de, yağmuru
sabırlı olabildin mi hiç?
Patagonya'da bulutlarla öpüşen dağlarda
yalnız yaşayan likenler gibi
Hür doğdum, ben de senin gibi
ama hür yaşayamadım
önce bağladı ailem hürriyetimi
ama büyüdüm, reşidim şimdi
kimse karışamaz, istediğim gibi de yaşarım...
Evrendeki nice sırları örter, karanlıklar
nice sevgililileri yutar, bu kara topraklar
saçımda sayısız aklar, yüzümde kırışıklıklar
acı acı bakmayın yüzüme, öyle aynalar!
O eski fotoğraftaki ben miyim?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!