Yitik bir sevda bu;
Kalanı, gidenden ayıran ıssız bir ölüm.
Kanadı kırık serçe,
Çatısından selâ yankılanan minare.
Bir sis kuşattı kirpik uçlarını, buğulu gözlerinin ardından.
Yâri ölmüş yârenin matemi bu;
Güneşli bir kış gününde, bir çiğ damlası.
Kır saçlı bir babanın nasır tutmuş elleri,
Ülkesiz bir çocuğun elem dolu gözleri.
Ahh,
Kaç bucak daha olsa hüznüme yer açar,
Mayası bozulmuş, pus tutmuş bu dünya?
Dağ oldu büyüdü içimdeki yara,
Merhemim;
Küle dönmüş arşın sahibinde gizli.
Ben ki her gece vuslatı koynunda taşıyan,
Gözbebeklerimde asılı kalmış, damlamaya hazır
Hasret mektuplarıyla diriliyorum.
Gömülmeyi bekleyen bir ruhu taşırken avuçlarımda
Tılsımını yitirmiş geçmiş zamanlara sesleniyorum
Ey! Baltası öksüz kalmış İbrahim,
Ey! Yusuf'un hasretiyle âmâ olan Yakup,
Ey! inadına edep gömleği giydiren Zarifoğlu,
Bu şehirin tebessümü bir ölünün dudaklarında şimdi.
Kayıt Tarihi : 6.4.2020 01:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ayla Yayan](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/04/06/sehrin-tebessumu.jpg)
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)