Göz basir ise,
Her şeyi görülmeye değer bu şehri.
Ufukları kararsa,
Ziyası sönmez bu şehrin.
Artık ne hicranlı akşamı,
Ne ağlayan hazanı.
Huzur bahşeden lütfüyle,
Camilerindeki ezanı.
Nefesinin suzisi, hastalara şifadır.
Sözün susuzlara selsebildir.
Kalk ey veli!
Aşk ve muhabbet delili.
Anlat bize şehr-i İstanbul’ un,
Gelenlerini, geçenlerini
Yatıyor toprağında şüheda,
Kutsal emanetler bağrında
Nice gonca güllerimiz baharında
Senin fethin uğruna,
Soldu,. Ey şehr-i İstanbul
Denizin tarihten masmavi bir sayfa
Şahlansın dalgalar mühür vursun zamana
Ta ötelere olsun kubbelerin bir levha
Bab bab süzülen medeniyetler sana
Hayran kaldı, Ey şehr-i İstanbul
Mübarek peygamberin methine mahzarsın
Hadis-i şerif mahyalara yazılsın.
Ruhu şad olsun Sultan Fatih’ in,
Okusun müezzin Nabi’ nin dizelerini
Nadide minarelerinde Ey şehr-i İstanbul
Gelsin mehteran, çalsın şanlı maziden
Duyulsun ayak sesleri, fetheden ordudan.
Yapılsın dualar maneviyat erlerinden
Münacat nameleriyle bütün eller
Açılsın ey şehr-i İstanbul
Kayıt Tarihi : 29.4.2005 23:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Suna Doğanay
saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (3)