Şehitlerle hasbihal Şiiri - Derya Akgün 2

Derya Akgün 2
104

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Şehitlerle hasbihal

Aslında ben daha güzel ölürdüm
Arka bahçede askercilik oynarken
Tahta tüfeğimle toprağa uzanır
Annemin sesiyle doğrulurdum hemen
—Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!
Yerdeyim yine bak anneciğim
Ne´olur kızma adımı çağır
Sunay AKIN
Bir şairin dizeleri hayatın resmidir çoğu zaman. Bazen de toz pembe bir kurgular dünyasıdır, şiir. Alır götürür insanı bambaşka diyarlara. Keşke bu şiide sadece ama sadece bir kurgudan ibaret olsaydı; ve bizler bu dizeleri yalnızca sanatkarane bir gayretle yazılmış dizeler olarak bulsaydık.

Ne yazık ki bazen gerçekler istekleri silindir gibi ezip geçiyor.Gerçekler tüm çıplaklığı ile dikiliyor karşımıza. Günlerdir şehit haberleri ile bir acı bombardımanına tutuldu yüreğimiz.Yurdun dört bir yanından giden vatan evlatları, daha açılmaya bile fırsat bulamayan gonca güller teker teker vatan toprağının mukaddes bağrına düşüyor. Bu topraktan cennetlere yol buluyor.
Yüreğimiz her şehit haberi ile bir kez daha yanıyor. Daha gencecik yiğitler, hayatlarının baharında halaylarla, davullarla, zurnalarla, dualarla uğurlandıkları asker ocağından al bayrağın koynuna dönüyorlar baba ocağına. Kimi ardında gözü yaşlı bir eş, kimi gencecik bir yavuklu, kimileri ciğeri dağlanmış analar, babalar; ama hepsi ortak olarak hayallerini, umutlarını, yarınlarını bırakarak “Elveda” diyorlar hayata…
Ne umutla, ne sevgiyle, ne özenle büyütülen bu nadide çiçekler bir eli kanlı, insanlıktan nasipsiz, kafaları afyonlu, yürekleri taşlaşmış, zombiler güruhunun karşısına çıkarken bile asaletlerini bozmadan, vakarla dikildiler. Bulundukları coğrafya, iklim, lojistik konum ve en hazini de bu ülkenin ekmeğini yiyip, dizine sarılan çapulcuların işbirliği ile haince pusuya düşürüldüler.Acı ama gerçek: Bize hainlik edenler, yine bizimle yaşayan, bizimle aynı okullarda okuyup, aynı işi yapan aynı devletin vatandaşı kabul edilip bizimle aynı haklara sahip bazı vefa bilmezler. Ne acıdır ki Mehmetçik onlar bu ülkede rahat ve huzur içinde yaşasın diye soğukta, sıcakta,karda, kışta nöbet bekler; ama bu hainler Mehmetçiğe silah çeker ya da çekeni destekler.Bu kadir bilmez, insanlıktan nasipsiz varlıklara yazıklar olsun. İnsan bile diyemiyorum onlara, insan olanda vefa olur, haya olur, hatır, gönül olur. Ne der atalar:Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Olması gereken, insana yaraşan bu. Utanın zalimler, bu vatan toprağından yediğiniz her lokma, içtiğiniz her yudum su, soluduğunuz her nefes size zehir olur, zıkkım olur. O şehidin bir damla kanı, anasının bir damla göz yaşı ateş olur gün gelir sizi dağlar. Bugün olmazsa yarın; değilse kıyamette gün gelir zulmünüz sizi bulur.

Bizim şehidimiz dualarımızda, gönüllerimizde ebetlere dek dipdiri yaşar. Sizin cennete gönderdiğiniz her şehidimizle biz bir birimize daha bir kenetlenir, yek vücut oluruz. Koca Barbaros’un dediği gibi:” Siz sakalımızı tıraş edersiniz; o daha gür çıkar.” Sözün özü; olan yine size olur.
Size gelince tarih, insanlık ve hatta sizin evlatlarınız bile sizi affetmeyecek. Nankörler tarihin hiçbir döneminde sevilmedi, sevilmeyecek. Kandırılmış, kullanılmış maşalar ne hasımlarınca saygı görür ne de onları kukla gibi oynatan maşa gibi kullananlarca. Kullanılırlar ve günü geldiğinde tiksinilerek, iğrenilerek kirli bir mendil gibi bir köşeye atılırlar. İşte kaçamayacağınız akibetiniz bu. Şer odaklarının sizle işi bittiğinde kendi pisliğinizde kendiniz boğulacaksınız, ardınızdan anılanlar yalnız zulmünüz ve size gönderilen lanetler olacak. Nesliniz bile yediği ekmeğe ihanet eden zalimler, kardeş katilleri olarak sizi yargılayacak ve defterden silecek.
Bizler aynı toprağın, aynı vatanın çocukları olarak yaşadık yüzyıllarca. Farklılıklarımız yalnızca kültürel bir zenginlikti asırlarca. Çanakkale’de, Trablus’ta Şark cephesinde omuz omuza savaştık yıllarca. Çanakkale’de Türk’ü, Kürt’ü Laz’ı ve Gürcü’sü hala koyun koyuna yatmakta.
Vurulup tertemiz alnında uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor.
derken ayırmamıştı Türk’ü, kürt’ü Çerkez’i. Hepsi bu vatanın evladıydı, hepsi vatanını candan öte, candan aziz bilirdi.

Bir tarağın dişleri gibiyiz,
Hepimiz bir diğeri ile eşit.
Belki farklı,
Diğerinden dilimiz,
Belki de rengimiz,
Ama hepimiz soluyoruz aynı havayı.
Öteki kadar muhtacız her birimiz
Aynı somuna,
Aynı suya,
Damarlarımızda akan kanın rengi,
Candan aziz bildiğimiz vatanımız,
Kederlerimiz,
Sevinçlerimiz,
Gidenlerin ardından yaktığımız
Türkülerimiz aynı.
İnançlarımız ayrı belki,
Sevdalarımız,
Hayallerimiz,
Düşlerimiz apayrı.
Baş gözüyle değil,
Bakarsanız yürek gözünüzle,
“Diğeri” saydığınıza,
Göreceksiniz
Ayrı olanlar aynılaşır eninde sonunda,
“Öteki” sandığın “SEN” sindir aslında! ...

Ne oldu ne değişti de bugünlere geldik. Üzerimizde oynanmaya çalışılan kirli oyunlar, milletimizin birliğine, dirliğine, vatanımızın bölünmezliğine göz diken eşkiyalar bizi, yüzyıllardır birlikte kardeşçe yaşadığımız insanlarla hasım yapmaya çalışıyor. Ne yazık ki basiretsiz bazı nasipsizler bu oyunlara kandı ve onların gönüllü maşası olmayı görev saydı kendine.
Ama bilmiyorlar, insanı yıkmayan her acuı onu kat be kat güçlendirir, dayanıklılığını attırır ve öyle de oldu. Necip milletimizin çocukları bile tek vücut oldu bugünlerde. Dün Pazartesi idi, sabah İstiklal Marşı okunacak, bayrak töreni yapılacaktı. Öğrencilerimden bir grup bir istek de bulundular. İstekleri çok manidardı ve takdire şayandı. Öğretmenim dediler: “Bugün İstiklal Mrşından önce şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunalım.” Hepsi siyah kurdela getirmişler, yakalarına takmışlar, sınıf kapılarına hepimiz mehmetçiğiz, şehitler ölmez, vatan bölünmez dövizleri asmışlardı. Ogün derse başlamadan şehitlerimizi yad ettik ve İstiklal marşımızı gümbür gümbür on kıtasıyla ezbere okuduk. Henüz on iki-on üç yaşındaki fidanların tek yürek olmuş ve şehitlerine sahip çıkıyorlardı. Çoşkuluydular. Kimisi şehitlerimiz için bir defter açmamızı istedi, kimisi aileleri için yardım toplamayı. Kendilerince bir şeyler yapmaya çalışıyor, çocuk yürekleri ile biz de varız diyorlardı.
Şimdi sizlere sesleniyorum aziz şehitlerimiz çocuğu bile böylesine şuurlıyken üç beş çapulcu böyle bir millete ne yapabilir, nasıl bölebilir ve sizleri nasıl yok ettik sayabilir? ..
“EY ŞEHİT OĞLU ŞEHİT İSTEME BENDEN MAKBER
SANA AĞUŞUNU AÇMIŞ DURUYOR PEYGAMBER.”

Bir şehit öğretmenin ardından;
Bu şiir görevi başında şehit edilen Mustafa GÜMÜŞ öğretmen ve O’nun şahsında tüm şehit öğretmenlere ithaf edilmiştir…

KARDELENLER KARA İNAT BÜYÜR
Batman’ın dağlarında bir kardelen büyür,
Karın acımasız soğuğuna inat.
Ulaşır güneşe, buluşur dünyayla,
Bazen bir Mustafa’dır o bazen bir Murat

Öğretmen Mustafa gençti, idealistti.
Gözleri pırıl pırıl, yüreği sevgi dolu.
“Ana “ dedi.’’Batman’a çıktı tayinim.”
“Oğul” dedi anası: ” Gitme,ıraktır oralar,,hem de tehlikeli.”
Güldü, Öğretmen Mustafa:”Ana” dedi.
“Bayrağın dalgalandığı yer değil midir vatan toprağı? ”
“Sen, ben kaçarsak,kim aydınlatır karanlığı? ”

Gül yüzlü Mustafa Öğretmen, yanında 20 günlük karısı
Eşkıyanın zulmüne,karın soğuğuna inat vardılar Batman’a.
Cehaletin karanlığına inat,
Eşkiyanın zulmüne inat,
Karın soğuğuna inat,
Kara tahtanın karalığına inat…

Elinde beyaz tebeşiri, yüreğinde vatan sevgisiyle
Mustafa Öğretmen tüm aydınlık düşmanlarına inat…

Mutluydu Öğretmen Mustafa.
Gül yüzlü çocukları,gül bahçesi misali sınıfı vardı.
Evde onu bekleyeni, seveni sevileni vardı.
Ama çok sürmedi mutluluk,
Kara kalplı,kara kaputlu eşkıya alıp gitti onu, karlı bir Batman gecesi,
20 günlük karısı,gül yüzlü yavruları günlerce boşuna bekledi yolunu…

Beyaz karlar üstüne cansız düşerken gövdesi,
Karın soğuğuna,
Eşkiyanın zulmüne,
Cehaletin karanlığına inat
Bir kardelen büyüdü.

Kara kalpli, kara kaputlu zalim anlayamadı gerçeği
Öğretmen bir ölür, bir dirilir,
Bu gün Mustafa, yarın Aslı, diğer bir gün Mehmet gelir.
Kardelen misali…
Eşkiyaya, cehalete inat.
Her yıl, her gün, her an yeniden büyür,
Bu ülke için,
Bu ülkenin gül yüzlü çocukları için…

Batman’ın dağlarında bir kardelen büyür,
Karın acımasız soğuna inat,
Öğretmen Mustafa misali,
Ulaşır güneşe,buluşur aydınlıkla,
Cehaletin,karanlığına inat…
DERYA AKGÜN
CUMHURİYET İLKÖĞRETİM OKULU
TÜRKÇE ÖĞRETMENİ

Derya Akgün 2
Kayıt Tarihi : 25.4.2017 19:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Derya Akgün 2