her yerde en zoru her şeyin
çaresizlik
bir insanın yalan sözleri gibi
avuntusu gibi
yolu yordamı yok gibi
hedefler dumansı
uykuları var yatarcasına ölüme
bir kaç çocuk
bir kaç genç
bir kaç yaşlı insan
yaşamak bir sorun
yaşamak gülle gibi sırtlarında
ağırdan daha öte yaşamak
şehir çok büyüdü
kalabalıklar da
nereden geldim buralara itirafları
yatsı namazından çıkan dört beş yaşlı
birazcık ilahi yardım belki
avuçları onlara doğru
oysa Tanrısal bir gerçeğin ürkünçlüğü
adalet ve pay sahipleri
tartım gerçekleşemiyor bir türlü
sessiz yakarışlar
sonuç yok
uyuklamak istiyor canları
gelenler
geçip gidenler
açlığında böylesine savrulur her türlü küfür
dermanı kalmamış dizlerin
kaldırımlardaki serüvenleri ağır aksak
ve şıkır şıkır vitrinler
şehir çok büyüdü
gecenin bir saatinde
ne kadar da çok insan var
camekanlar ardında süslü çalışanlar
geniz derinliklerine geliyor tereyağı kokuları
sarkıp tavalardan pervanelerden
tütsü gibi çorba tencerelerinin buharları
hangi cadıysa en zor ve en zalimi yaratmış
açlık
bir garip şekiller uçuşup buharlardan
dile gelip
ben cininim senin
dile benden ne dilersen derken
korodan mecalsiz bir partisyon
bir tas çorbadan daha makbul
daha anlamlısı
olabilir mi
diyesi geliyor insanın
sıcacık düşler
şehir çok büyüdü
şekli şemali de
dönüyor sokağın parke taşları kara kara
elinde naylon torba
kararmış göz yuvaları çocukların
bir yolculuk ki
yol yok
bir yolculuk ki
yer bile yok
salyalı nefeslerde zehirin ucuz tarifesi
boş bakışlarda
göbekleri yusyuvarlak adamlar
kollarında manitalar
lüküs parlak lambalı otomobillerinden yayılan
geğirme kokularına karışık
vücut kokuları kadınların
şehir çok büyüdü
işler de
işsizler de
sıra sıra mısır sapları şimdi memlekette
anam geceyi çoktan aştı
insan ki
bir yerlerde tıkanıp tökezliyorsa kimyasalı
yok sayılmalı be
ışığı sönük
ruhu karanlık
ve salt kendi için yaşayanıysa
düzenin düzenbazları
şehir çok büyüdü
çaresizlikleri de insanın
erişmezliğin çaresizi gibidir kimi
saf görünen bir kurban
gönlü kesik ama mayası belli
benlik
bencillik mihengi
yüce Tanrı lütfundan dağıttığı zaman
sanki bilinirmiş gibi ıskalananlar
hayaletler
bitmez tükenmez hayalleri ile oynaşanlar
hırsından hırsız olanlar
şehir çok büyüdü
çelişkilerde
çelişki düşleri uzunca bir kulvar
çatışması bitmez içindekilerin
çığı akıyor insanların sessizlikten bu yana
geliyor
geliyor sesleri uzaklardan
aklına her düşüşünde korku
ona daha yakın ondan
her kim ise o insan
satılmışlığın baskısı
ve patlak gözleri
Sokrates'e kıyanlardan biri gibi
iki bin küsür yıllık öykünün
kısacıktan devamı
yalandan sevgi ile bezeli sözleri egemenlerin
o zamandan
bu zamana
şehirler çok büyüdü
küçüldü insanlar
18 Tem. 2012 Denizli
Mehmet Necip ÖzmenKayıt Tarihi : 3.11.2012 01:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!