kurağı çağırmış mevsimler
öncesi
telaşsız hummalarda
karamsar yağmurlar
eşliğinde ıslanmış
uzun direkli
budala heyecanlar
gereksiz umutlar
barındırıyordu,
fahişe zamanlar
dökülmüştü eteğine
ekşimesin kimsenin suratı
limon satmayacağım artık
eksik tezgahlarımda
kabukları kendinden kaçarken
eşsiz iştah yaratan
salatalık düşlerim yok artık
dediler
söyle duysun,
söyledikçe;
duyanı yalan
oldu,
yalanı duyan
ok atan gönüller
yaralar da anlamaz
taşkın sellerin
arasından geçenleri,
hedef sanırlar.
siyah ile beyaz arasında
dengede oynuyor
halburdan elenmiş
kekre sevdalar.
çir(i) çirlenmiş misali
ıslak bir yataktı
günlerce uyudugumuz
uyanmalarımızda ise
efkar-ı nem olmuş
günaydınlar
gözlerimi kapatıp
doğurursam gözlerini,
doğruluk doyurur beni
yanlışlıkla tutulmuş
günahı olmayan keçilerin
günahkar sütüyle.
yavaş ve ağır aksak adımlarla
geldim bu şehre
önce alabildiğine bir hüzün
gidip gelen..
uzun soluklanmaların arasında
bir bilinmezlik kucaklıyordu,
hep rüzgara karşı yazdım durdum
bazen çalakalem
bazense asker duruşlu
süzlü süssüz kelimeleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!