havada çürümüş yaz kokusu var
incir çekirdeğini ektiğimiz
çayırlarda sararmış
sanırım alıştım
havanın buğusuna
iliklere kadar
kurusavar bir yağmurla koşarken
kulağımda ki radyoda
postmodern bir türküyle
kaçtım buralara
oralar benden öte dursun
ucu kirlenmiş bir kalemim var
dönüp dolanıyorum
hep kasvet, hep hüzünmü
demeli
susmayı bilmeyen cırcır böcekleri gibi
laf dinlemez
Hakiki sözcüklerin
ardında duran
titreyen duyguların
ipe sapa gelmez düşüncelerin
cezasıdır elbette
elem ve keder
yanık et kokusunun etrafı sardığı
bir 2 temmuz akşamı
tüm acıları biriktirmiştir sivas,
tüm çığlıkları...
yanıtları yok çığlıkların
ne tuhaf şey
özlemek,
yanıbaşında yanından öte olanı
ne tuhaf şey
kurutulmuş cümlelerin
son söz gelmeden
sönmeli gecenin karanlığı
güneş süzmeli
son ile başlangıç kardeş olmalı
dargınlıklara küskün
Kır bozkırlardan geçipte
ulaştığını zannetiğin vahada
su bile susarmışta
sende susarmışsın
ne yalan söylemek lazım
nede soylediğini inkar etmek
sigaranın dumanıyla buğulanmış gecelerde
özlem çekmek acıda olsa
sahibi kadar güzeldir aynı zamanda
Ayak sesleri vardı
gelişinin
çınlayan kulaklarımda..
sevmekmi zor,
sevilmemekmi...
bir armoniydi artık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!