Bir kadın, kendine çok benzeyeni seviyordu ortalık yerde
Bacakların arasına saklanmış dudaklardan başlayarak
Aklın inandığı bütün ahlakı unutup
Sadece seviyordu, öylesine
Anlamayı sonraya bırakarak
Kendimle barışmak için
Yoksul yollara saplıyorum gözlerimi
Bir perdenin arkasına saklanmaktan yoruluyorum
Nehrin kıyısında soluklanmalıyım bir süre
Yüzüm suda dinlenir belki
Kimsesiz ceylanlar gibi
I
Yağmur durmadan dökülür saçaklardan efsaneye
Gök, yıldızların kanlı gömleğini giyinir
Ölüm meydana düşmüştür artık
Yüreği oğul bir ana
İçimden nefreti
Açgözlülüğü ve hırsı söktüm ilkin
Kıskanç ve kibirliydim
Öfkeden yüzüm görünmezdi tenha zamanlarda
Kolumda sonraya ayarlı bir saat
Göğsümde ipek gömlek
I
Dağların ardındayım, unutulmuş dağların ardındayım
Döndüm
aynalara yazdım adımı, kapanmış kapılara yazdım
Öpülen her dudak yaralı doğduğum şehirde
Yatak eskimiş kahverengi dolu, çarşaflar Kızıldeniz
Geç boşalan bir şişe suyunu açık arttırmada satacağız
Kafama takılmış kalpaklı bir soruydu:
Ortadoğu’daki en kahraman kedi kim?
Bu sabah mümkün değil kimse uyumayacak
Adımın efsanesi yokmuş/ en çok buna üzülüyorum…
Ödünç bir kelimeyle başlatıyorum geçmiş tarihleri
kanayan yerlerinde yaşıyorum hayatın… İstesem de
gözlüklü bir kızı sevmenin sonucuna katlanamam artık
karımın adı benimle başlıyor çünkü.
Bir çocuk, bir baba ve en ayıp bir kıl yığını
Bir ayıp kıl yığını ve bin pişmanlık; özür dilerim
Ben çekip gittim kapınızdan, kapınız kapalıydı
Ben çekip gittim, belki eviniz tersinden açıktı
Yakışıklı atlar koşuyordu hiç durmadan ikimizin arasında
Delikanlı bir dünyada herkes işinde gücündeyken
Tarlalar, başına buyruk
Azıcık zorlasan, yeryüzü bir anda değişecek
Patatesler şişmanlamış, rençperler azgın
Ah kızıl gülşen, şehir utansın.
Ölüme durmuştuk yüzümüzdeki gülücükle
Beklentimiz olsaydı keşke yaşamaya dair
Bir umudu birlikte yiyelim mi? diyecek kadar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!