Bir yangın ki koşuyor arkasından
Saçlarının rüzgarı
Bir aşk ki tırmanıyor içimde
Yol yokuş dinlemeden umarsız
Aklınca üflesem söndürecektim
Göğsüme düşürdüğün kıvılcımları
Ben Aşkı,
Bir Köyünde Buldum Urla’nın
Serçeler sevişirken badem ağaçlarında.
Dağlar, ney sesi dinliyordu
Usta bir rüzgardan
Derede hayıt kokusu,
Yıllarca koştunda
Ne oldu ki
Yelkovan…..
Ya
Aşkı çeyrek geçiyordu
Güneşi gördüm
Sırtında çocukların
Aylardan şubattı
Günlerden ölüm sarısı.
Çocukları gördüm
Ayak yalın
Bugün başım yine ellerimin içinde
Dokunuyor silme geçen bir rüzgarın kemanı
Kim bilir, hangi dağın ardından
Üstüme savruluyorsun
Diz çökmüşsün gözlerimin içine
Durdurup da zamanı
O hep yalnız yaşadı
Bir tek sigaraya bile muhtaçtı
Ne bir gün gördü sıcacık
Ne bayram telaşındaydı
Öldükten sonra,
Kabrinde rengarenk çiçekler açtı
Ben;
Eğitimden
Emekten
Emekçiden
Özgürlükten
Eşitlikten
Neredeysen çık!
İşlediğin suç
Zaman aşımına uğradı …
Kırk mahkeme
Kırk dereden su getirdi
Adalet Allaha kaldı …
Bak şu ağacın ahengine
Şu kuşlar ne güzel yakışmış
Eriğin dallarına
Şu tepeye çayır çimen
Şu dereye su
Şu kaplumbağaya sabır
Nasıl da geldiğin belli
Camlara vurup duruyorsun
Acımtırak ninnilerini
Sokaklarda bir koşuşturmaca
Kuşlarda telaş
Sallayıp duruyorsun ağaçlarını
Gözün,
Kör olmasaydı be aşk! ! !
Keşke görebilseydin beni
Şair,
Şiir,
Yanmışım da
Kimin umrunda...
Yüreğinize sağlık