Ne ağaç,
Ne kuş ister
Bizim sokağa
Hele,bir gel de geç sen
Gör ki,kaç fidan sürgüne durur
Gözünün güneşinde
Ben doğarken
Geceyi pusuya düşürmüşler ey oğul
Camlarda kar sepkeni
Damların dolusu keder
Bir ağıtın ezgisinde emmişim memeyi
Sarmış
Nasılda girmişler odalarına
Gözlerine birer karanfil bırakarak
Kızlığının eşiğinden içeri.
Kehribal dudaklı zibidiler
İt soylu şehvet tacirleri.
Aldırma
Esmer sarhoşluğuma,
Ya gözlerine dalmışımdır
Ya
Sevdan dolaşmıştır ayaklarıma…
Ne zaman kadınlar takılsa
Gözümün oltasına
Parmaklarım daha bir incelirdi.
Kirpiğini bile incitmeden
Çıkarır bırakırdım kadınları
Hadi git korkma çocuk
Bırak bu örsü çekici
Sen şimdi uykularda olmalısın
Bu demir yığınları
Bu kör sabah sana çok ağır
Senin ellerin daha çok küçük çocuk
Rüzgarlar Savursun istiyordu saçlarını
Ellerini nefesiyle ısıtacak kadar üşümek
Ellerini ellerinin içinde bir başkasının
Islanmak istiyordu iliklerine kadar
Sarmaş dolaş yağmur sağanaklarıyla
Bir kız bir oğlan gibi kaldırımlarda
oysa;
sevginin, saygının,hoşgörünün,sadakatin şefaatin,kardeşliğin,ve dürüstlüğün tadıydı
damağımızda bayramlar...
ve şimdi;
yolsuzluğun,asaletsizliğin,adaletsizliğin,sahtekarlığın, yalakalığın,
atları cirit atarken yaşam alanımızda,
Vuruyor ceketime hüznü yalnızlığın
Sana uzak dolaştığım şehirlerde
Hesapsız kahkahalar topluyorum
Başıboş sokaklarda
İçimde dağınık saçlı bir çocuk
Şirin ve şaşkın
Ne insanlar gördüm
Dalga dalga
Oluk oluk
Saçı yağmurdan
Sırtı çamurdan
Dizi kahırdan
Gözün,
Kör olmasaydı be aşk! ! !
Keşke görebilseydin beni
Şair,
Şiir,
Yanmışım da
Kimin umrunda...
Yüreğinize sağlık