Savaş Çeliker Şiirleri - Şair Savaş Çeliker

0

TAKİPÇİ

Savaş Çeliker

Neden acı çekeriz sevdalandığımız zaman, mutlu olacağımız yerde? Ya da daha doğru bir soru olarak ne zaman acı çekeriz, ne zaman yüreğimizde onulmaz bir burukluk hissederiz? Genelde karşılıksız sevdaların insanın yüreğini daha çok acıttığına inanılır.Oysa ben bunun doğru bir tespit olmadığını düşünüyorum. Çünkü hayatta kesin olan ve bütün gerçekliğiyle bilinen, içinde farklı bir beklentiyi barındırmayan herşey çok daha kolay kabul görür. Bir sevda karşılıksızsa bu açık bir gerçekliktir ve karşılıksız seven bunu rahatlıkla kabul edebilir,dolayısıyla sızısı da uzun ve derin olmayacaktır.Ama ya içinde geri gelineceği, karşılık verilebileceği umudunu taşıyan sevdalar nasıl sevdalardır bilen var mı? Giden hiçbir zaman gerçekten gitmemiştir yanımızdan, yaşattıklarıyla daima burada yanıbaşımızdadır.Ve işte asıl acıyı biz bu umut dolayısıyla yaşarız. Kalbimiz daima bu sıcak umut yüzünden kanar.Çünkü o mutlaka geri dönecektir, en azından bu ihtimal henüz tükenmemiştir.Akılla yüreğin sürekli çatıştığı karışık bir durumdur bu.Belki de bir daha asla dönmeyeceğini bile bile bekleriz.Ne de güzel anlatıyor bu durumu şarkı:
“Ben seni değil,seni sevmeyi sevdim.Ben seni değil, seni beklemeyi sevdim.Gündüz bekledim,gece bekledim.Gelmeni değil sevdamı bekledim..”
Evet bazen insan çok derinden sever ve yeterli karşılığı alamaz.Ama bu kesinlikle karşılıksız sevdadan daha yakıcıdır.Öyle ki içinde bir umudu hala barındıran böylesi sevdalar içindeki bekleyiş, bir süre sonra sevginin kendisine bile dönüşebilir.Ve artık bundan sonra büyük bir özlemle geleceği beklenilenin,gelip gelmemesinin de bir önemi kalmaz aslında. Bekleyiş kendisini sevdaya dönüştürmüş ve çaresiz bir hastalığı başlatmıştır.Artık yüreğimiz sürekli kanayan ağır bir hastadır.Bir türlü başkasını sevemez. Gözlerimiz olur olmaz zamanlarda,yüreğimizden gelen sızı yüzünden sulanır, kimi zaman hıçkırarak ağlar.Başka yüzlere bakamaz, başka gözleri göremez…
Sevdadır artık bekleyişin bir başka adı. Bu ikisi ayrılmaz bir bütün olmuştur.Sevdikçe bekler, bekledikçe severiz.Ve bütün zamanlarda aslında içinde gelme umudunu barındıran bekleyişi severiz.Hem de bu bekleyiş korkunç bir yalnızlık halinde yüreğimizi kaplasa bile.Neden sonra başkasını göremeyen, başkasını sevemeyen yalnızlaşmış yüreğimiz hala gelme ihtimali olana şöyle seslenmek ister:
“Hep bildim ki benim sevdam var…Üstüne alınma sana gel diyen mi var? ”

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Yıl 1986...
Mevsim Yaz...
Aylardan Haziran...
Elektrik icat edileli çok olmuştu; ama bizim fukara köyümüze elektrik denilen şey daha yeni geliyordu. O da kendisi değil önce direkleri geliyordu. Köylünün elektrikten de, elektrikli ev aletlerinden de haberi yoktu. Sadece on beş yıl önce pilli bir radyo gelmişti köyümüze.
O radyo geldiğinde çok şaşırmıştık. Muhtar getirmişti onu evine. Sesini de sonuna kadar açmış yayın yapıyordu. Kendisi de evinin önündeki hamağa uzanmış sallanıyor ve kaliteli tütün sarmasını tüttürüyordu. Öyle bir kubarmış, şişinmişti ki; havadaki bütün gazları çektiğini sanırdınız.
O kara kutunun sesi köyden duyulunca,bütün çocuklar muhtarın evine üşüşmüş, radyoyu garip garip seyre koyulmuşlardı.Radyodan sesler geldikçe çocuklar gülüşüyor; adamlar bu kara kutunun neresine saklandılar diye radyonun altına, üstüne, sağına, soluna bakınıp, tekrar tekrar gülüşüyorlardı. Muhtar da çocukların şaşkınlığından memnun, şöyle demişti:

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Nereye böyle demeyecektiniz
gelecektiniz
gidecektiniz
dönecektiniz
...
Ne manası var

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Kalma sevdanın ateşinden geri
Yelleri kucaklasan da ne fayda
Onsuz geçen yılların ezer seni
Gazeller olur yapraklar dökersin______

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Önce rüyalar
Terketti gecelerimizi
Üzüldük...
Sonra
Acılar
Umutlar ve

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Bunca acı
Bunca ayrılık
Bunca yol
Bunca eziyet...
Altında geçen yıllar
Etimizi ezip kemiklerimizi öğüten

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Eski,kirli,kırmızı elbiselerin içinde
esmer bir çocuk ağlıyor
kuşlar ötmeden
çiğler dağılmadan
daha
oduna

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Gözlerini değdirme gözlerime küçüğüm
hüzün kaplıyor her yanımı
hasret dağlıyor yüreğimi
ve kendine dolanıyor dilim
konuşamıyorum

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Bu ilginç söz, bir yerlerden aklımda kalmıştı. Sanırım yıllar önce okuduğum bir kitaptandı. Hatırladığım kadarıyla bu, on yıllar önce Amerika’da sahneye konmuş bir müzikal olmalıydı. Yine de emin olmak için, internette kısa bir araştırma yaptım. İnternet bu işlere yarıyor ne de olsa. Evet, yanılmıyordum: „Durdurun Dünyayı İnecek Var“ (Stop the world! I want to get off.) 1961’de New York City’de sahnelenmiş ve aynı adlı bir kitabı da olan bir müzikaldi. Amerika’dan sonra gösterildiği tüm diğer ülkelerde de büyük ilgi görmüştü.

Müzikali izlemedim. Zaten bu yazımı müzikal üzerine de yazmayacağım. Ama bu başlık bana daima, çok önemli anlamlar çağrıştırmıştır. En başta, özellikle büyük kentlerde oradan oraya koşuşturan insanların hayatlarını, nasıl onulmaz bir hız tutkusunun esir aldığını anlatıyordu bu söz bana. Bu hızdan başları dönen, mideleri bulanan bazı insanlar hençerelerinin olanca gücüyle bağırıyorlardı sanki hep bir ağızdan: Durdurun Dünyayı İnecek Var!


Hızlanan Yaşamlar

Devamını Oku
Savaş Çeliker

Almanya’da genel seçimler dün (27.09.2009) yapıldı. Seçimlerin gösterdiği ciddi sonuçlar var.

Öncelikle vurgu yapılması gereken bir sonuç; seçimlere katılım oranının Almanya’daki seçimler tarihinin en düşük seviyesine inmiş olmasıdır. Ve bu düşüşün kısa vadeli politikalar neticesinde gerçekleşen bir tepki olmadığı, tam aksine istikrarlı bir çizgi izlediği görülmektedir. Çünkü bir önceki 2005 yılı seçimlerinde de düşüş olmuş, katılım oranı o zaman da örneğin 1990’daki %77,8’lik oranın altına düşmüştü.

2009 seçimleri ise daha sert bir düşüşü açığa çıkartmıştır: %70,81. Bu yüzdeliği analiz etmeden önce, partilerin oy dağılımına bir bakalım.

Devamını Oku