Adim Sarıkamış
Basim dumanlidir karlıdır benim
Yazım serin, kışım zehirdir benim
Çağlarca kavimlerle kardeş
Dertlerine sırdaş oldum
Kervanlar geldi geçti
Ak yeşil, körpecik bedenimden
Trabzon’dan Van’a, Erzurum’dan İran’a
Yoksulluğuma lokma bandılar
Gözyaşımı azık edip
Kana kana soğuk sularımı içtiler.
Savaşlarda er meydanı oldu
Yeşil duvaklı, beyaz gelinlik giyinmiş
Narçiçeği bakışlı, gencecik bedenim
Kardelenlerimi çiğnedi namert postallar
Zemheride kılıç seslerine, kurşunun izdüşümüne
Kalkan oldu, bahar dalında güzelliğim
Yıkımlar yaşadim ansızın depremlerde
On bes yasinda bir delikanli
Ya da eli kınalı, al yazmalı bir gelin
Karanfil gibi düşünce kara bağrıma
Ben sessizce, gizli gizli ağladım
Kimseler küsüp gücenmesin diye
Acılarımı bile sizden sakladım
Adım Sarıkamış benim
İşgallerden kurtulunca yaralı bedenim
Çığlıklar attım sizin naralarınızdan
Davul zurnalarla sevindi yüreğim
Seyit ali çaldıkça, Tamer vurdukça
Şeyh Şamil’in destanı okundukça
Kol kol olup coştu, Jandarmalı, Geççikeli
Şeker oğlanlı düğünlerde halaylarım
Hanlarımda mavi rüyalarla yatırdım sizi
Gaz lambası ile cehaletinizi yendim
Sıvası dökülmüş, kerenleri çatlamış
Kara yazgılı, köhne evlerimde
Düşlerinizi, güneşe sarıp büyüttüm
Yesilçam ağaçlarım dal dal
Al kan içinde hoyratça budanırken
Ben acılar içinde kıvranırken
Çatlamıs memelerimden süt emdiniz
Size ne verdiysem ben verdim
Cimri davranmadı hiç ellerim
Adım Sarıkamıs benim
Zemheride, tipili boranlı gecelerimde
Yüreğinizi boy boy umuda sarıp
Turfanda sevgilerde ısıttım
Öyle yürekler büyüttüm ki
Saçak saçak buz tutmus evlerimde
Tarihe bile meydan okudunuz
Kiminiz ögretmen, kiminiz hâkim
Kiminiz, koca doktor oldunuz
Yaralarım sarılacak diye sevindim
Doğu ekspresinde gözyaslarımla
Canımdan can kopardım
Kol kol mendil sallayıp
Sizleri nasıl da, nasıl da uğurladım
Giden bir daha geri gelmedi
Ellerim koynumda, gözlerim yaşlı
Buz kesti ağustosta bedenim
Adım Sarıkamıs benim
Ben baharımı yeşile boyarken
Evlerimin önüne kamyonlar dizildi
Göçleriniz yüklendi birer ikişer
Yaylalarım yetim, köylerim virane
Sokaklarım boynu bükük kaldı
Her çalan korna sesi ile uyandığımda
Ciğerim koptu geldi yerinden
Çığlık çığlığa ayrıldı bedenimden
Arkanızdan bakamadım bile
Sayamadim kaçıncı yığılışımdı yere
Gurbetten özlem kokulu mektuplarınızı,
Kucak dolusu selamlarınızı bekledim
Bayramdan bayrama yollarınızı
Kollarım alabildiğince açık
Namazlarla, dualarla gözledim
Kaç bayram geçti bilmiyorum
Ben hala sizin yolunuzu gözlerim
Adım Sarıkamıs benim
Basım dumanlıdır karlıdır benim
Doksan bin yiğit yatar yüreğimde
Duruşum dik mertliğim tamdır benim
Arkadan konuşmayı sevmem
Söyledim mi yüzünüze söylerim
Sizleri ben yetiştirdim
Siyasi kavgalarınızı gençliktir
Aşiret kavgalarınızı cehalettir
Kırgınlıklarınızı geçicidir dedim
Ama gücendim birbirinize ihanetinize
Gücendim beni terk edip gitmenize
Adım Sarıkamis benim
Basım dumanlıdır, karlıdir benim
Yüreğimde doksan bin yigit yatar
Gözlerimden doksan bin ananın gözyaşı akar
Söylemeye dilim varmıyor
Siyasi kayırmacılıgınıza
Bu benim adamımdır diyen
Ortaçag karanlığında bıraktığım
Feodal ayrımcılığınıza
İnanın çok gücendim
Hepiniz benim öz be öz çocuklarımsınız
Hepinizi sevgi ile besledim
Çatlamıs yoksul memelerimden süt emzirdim
Hepiniz kardessiniz siz
Türkünüz, Kürdünüz, Aleviniz, Lazınız
Hakkı olana hakkını vermeği
Daha kundağınızda öğrettim
Eğer vermezseniz hak edenin hakkını
Allah şahidimdir ki
Hakkımı helal etmem……
Hakkımı helal etmem size
YUSUF ZIYA YILMAZ
4-6-2008
Kayıt Tarihi : 6.6.2008 00:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yusuf Ziya Yılmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/06/sarikamis-konusuyor.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)