Beynimin içinde aralıksız çalışan matkabın darbeleriydi yalnızlığın uğultusu
Kapı koluna bağlanmış, birazdan çekilecek olan çürük bir diş kadar bağlıydım hayata
Bir türlü çatala gelmeyen zeytin kadar inatçı,
Bir at sineği kadar arsız ve rahatsız edici
Bir zürafanın boğazına takılan elmaydım
Koca bir fili zıplatan fare ile dost oldum
Dostlarımı değil ama düşmanlarımı iyi seçmiştim
Korkularım her zaman büyük gelmişti bedenime
Akıl dağıtılırken, kaybolmuştum zihnimin dehlizlerinde
Yere batan sarnıcının dibinde buldum bir gün kendimi
Düşmemek için bir yerlere tutundum,
Plastik bir proteze, soğuk bir demire, kırmızı ojeli bir kadının buz tutmuş ellerine
Kan ve sperm kaplı kabusumun ortasındaydım daha
Uyanmak için koyunlarımın çitlerden atlamasını bekledim, saatlerce
Onlarca koyunun boğazını kesmek istememiştim aslında
Hayat şartları getirdi bu hale diyecektim kameralara bakarken
Ve pişkin pişkin gülecektim,
Tedirgin edecektim sabahleyin portakal suyu içen insanları
Hızlı adımlarla karton bardakta kahve taşıyanları
Ve yalnızca güneşli havada mutlu olabilenleri
Şarap şişesinin içindeki yük vagonuna atladım bir gün
Yol götürecekti kara ve demir yollarına bağımlı olmadan
Bu yüzden öldürdüğüm tüm sineklerin kanatlarını sakladım durdum
Babaannem örecekti hepsini birbirine düz örgü ile
Kayıt Tarihi : 2.11.2020 14:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mert Altan](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/11/02/sarap-sisesindeki-yuk-vagonu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!