Sancar Can Şiirleri - Şair Sancar Can

Sancar Can

Her şeyi kırık dökük bıraksak daha mı iyi? Böyle daha mı az dağılırız? Acıdan uyuşan her bir parçam günbegün yaşama gücümü alıp götürüyor. Hissizliğe kapıldığım her bir anda acıdan uyuşan bu parçaları anımsamak ayrı bir hissizlik doğuruyor içimde. Hissizlik, hiçbir zaman bu denlice sarmamıştı ruhumu.
Her şey zaten kırık döküktü ki. Bir sanrı gibi her şeyin bir bütün olduğunu düşünecek kadar da zavallıydım. Hangi bütünlükle aldatıp durdum kendimi. Bunu bile bilmiyordum. Anlamsız gelen bir yığın sözcük mü diziyorum ölümünüze. Oysa benim yazdıklarım o kadar anlamlı hayatın var ettiği şeyler o kadar anlamsız ki. Bunca hengamenin içinde benim hissizliğim ise en anlamlı şeydi. Bunu anlayamazsınız tıpkı kendi elinizle tanrıyı öldürüyor oluşunuzu anlamadığınız gibi. Tanrıyı var olan en büyük yalana nasıl dönüştürdünüz o kirli vicdanlarınızla. Bunca kırık döküklüğe şaşırmıyorum. Bizler tanrısızlığı hak eden bir hayat hüküm sürmüyor muyuz? Hayatımızdan çıkıp gitmedi mi? Benim hissizliğim hayatımın en yüce şeyiydi. Tanrım, bu hissizlikten başka çıkar yol var mıydı?

Devamını Oku
Sancar Can

Tüm kırgınlıklarımın bir sonu yok, olmayacak da…
Hayatımın en büyük kırgınlığını olurlarken
paramparça olmuş yorgun benliğim
içimde çoğalıp duran bir zehirle tükenip gidecek.
Biliyorum, bu zehir öldürmeyecek acıyla çoğalan,
uyuşan her bir zerremi.

Devamını Oku
Sancar Can


Dipsiz bir suskunluğun içine gömülüp kaldım en sonunda.
Kendi sesimi bile duyamıyorum artık.
Kendine küsmüş, kimsesiz bir çocuğun
çığlığı var içimde.
Bir daha yaşanmayacağını bildiğim kaybettiğim bir oyuna

Devamını Oku
Sancar Can

İçimde yine bir yığın sözcük, silik, yorgun bir hatırayı kovalıyor.
Hepsi yaralı, kırılgan, savruk ve en önemlisi eksik
Ve de bıraktığım hiçbir yerde değiller…



Devamını Oku
Sancar Can

İçimde kocaman bir dünya saklıyorum gözlerinin teğet geçtiği,
Gözlerinin karalığıyla avunduğum;
Bilirsin karanlığını severim, bunun için kızma bana ne olur…
Kaçamak bakışlarına asılıyorum, şu an gözlerimin önünde onlar duruyor;
“Dünya bu olsa gerek” diyorum.
Bakıyor bakıyor doymuyorum…

Devamını Oku
Sancar Can

Bana uzak düşen bir kader, uğursuzluğun ihtişamı, acının yüzü.
Mırıldandığım bir söz, bir sırdı duyulmayan
Bende artık itirafın dibine vuracağım
Karanlığın kalbine saplanmış yolsuz bir beden
Yeni güne uyanmak mı?
Gereksiz yaşama çılgınlığı bu.

Devamını Oku
Sancar Can

Not: Bu şiir bir ithaftır…
Bu gece, en sessiz benliğimle hiç bilmediğim farklı bir kırgınlığı
sürüklüyorum içimde.
Ziyan ettiğin tüm sözcüklerin, bir zehir gibi dağılıyor her yanıma.
Sonu gelir sanıyorum
beni küskün bir çocuğa dönüştüren bu hercai hoyratlığının.

Devamını Oku
Sancar Can

09.04.2024



Bu sana yazdığım ikinci ve belki de son mektup… Zamanla birçok şey öylesine anlamsızlaşıyor ki, zamanın eskitmediği ve yabancılaştırmadığı hiçbir şey kalmıyor ve biz bu hayatın içinde bilmeden acı bir hikâyenin kahramanı oluveriyoruz ve savrula savrula anlamsızca kendimize bir yol arıyoruz, neden aradığımızı bilmeden ve belki de hiç bulamayacağımız bir yol. Ve bu uğurda kırık dökük bir yığın şey… Ama şunu söylemeliyim ki, zaman hala bende hiçbir şeyi eskitemedi, hiçbir şeyi anlamsızlaştıramadı. Olan biten her şeye rağmen kalbim inatla bir kuşun kanat çırpınışlarını hissediyor. Senden uzakta olmanın hiçbir önemi yok, hayatımda bir daha olacağının ya da olmayacağının da bir önemi yok, senin ya da benim bu bencil ve acımasız hayatın kıyısında bir yerlerde yeniden buluşacağımızın hiçbir önemi yok. Benim en derinlerimde hissettiğim sevgi paha biçilemezdi… Belki de hayatım boyunca içimde bir yerlerde hep taşıyacağım bir sevgi.

Devamını Oku
Sancar Can

14 Ağustos 2022
Saat 02.23

Uyuyamadığım bir gecenin koynunda kalbim büyük bir üzüntü içindeyken yazıyorum bu satırları sana. Şimdiye kadar olamadığım en yalın ve en açık cümlelerimle içimdekileri anlatmaya çalışacağım. Bunu becerebileceğimi ümit ediyorum.

Hiçbir üzüntümün sebebi sen değilsin. Öncelikle bunu söylemek istiyorum. Omuzlarında kaldıramayacağın bir yükü taşıdığını ve ne yapacağın konusunda bocalayıp durduğunu görüyorum. Bana ne hissettiğini, ne düşündüğünü, iç dünyanda nelerle savaştığını bunları anlatamadığını da biliyorum. Anlatamadıklarının, anlattıklarından çok daha fazla olduğunu sezinliyorum. Ve anlatamadıklarının da sandığından daha fazlasının farkında olduğumu bilmeni istiyorum. Ama anlatamadığın şeyleri öngörü haline getirip sana dile getirmemin bir önemi yok, anlatmak istemediğin ya da anlatmaktan kaçtığın şeyleri ancak sen anlattığında bir anlamı olacak çünkü.

Devamını Oku
Sancar Can

Zaman benim koynumda yaşıyor, zihnimde, benliğimde. Bir kuşun cıvıltısında, masmavi bir gökyüzünde, yağmurun usul usul yağışında, bir çocuğun gülüşünde, rüzgârın fısıltısında, inandığımızı sandığımız Tanrı’nın ellerinde, masum olan ne varsa her şeyin yitirilişinde, benim artık tüm kayıpları önemsemediğim ruhumda… Esiri olduğum her anın içinde benimle yok olup gidiyor. Zaman, bir yanılsama olarak benim benliğimde tükeniyor. Bir yanılsama olarak tüm yaşamda var oluyor.

Küçücük bir çocuk olduğum zamanlardan büyüdüğümü sandığım her anımda. Ve yaşlandığımı varsaydığım her saniyemde. Minik bir kıvılcım oluyor zaman, yaşamış olduğum her anın içinde sönüp giden geçmişimde. Belki de göremeyeceğim geleceğimden hep bir kaçışım, kendimden, kendi gerçekliğimden vazgeçişim. Belki de kaçarken zamanın tam ortasında kendime yakalanışım. Zaman, bekleyip de hiç gelmeyeceğini bildiğim sevgilim benim, içimde yarım kalan ve hep anacağım bir hayalet sevgili.

Koca bir insan oluşum, koca koca zamanları tüketişim. Koca bir insan oluşum, çocukluğumu geride bırakışım. Zaman, bir geride bırakılış oyunu, tüm kurguların yokluğunda. Zaman, benim içinde yaşadığım bir tutku. Bu tutkunun soyluluğunda kendimi arayışım, hep arayışım ama hep kayboluşum.

Devamını Oku