Düşünce-sanaattır
Sanat-ayrıcalık
Ayrıcalık-aykırılık
Aykırılık-isyan
İsyan da bazen
Çok şerefli ve kutsaldır
..
DNA İLE
Eğer Gen’de sanat varsa, sen Sâni’ye durma eğil
İlim, ilgi, sevgi… ister, şiir yazmak kolay değil…(*)
20/12/’16
Hanifi KARA
..
Önceki gün; Başkan Necdet Özekmekçi’nin yönetiminde, ilk Meclis Toplantısı yapılarak, oylamalar sonucu, meclis üyeleri arasında görev taksimi yapıldı. Geç haber alabilmem nedeniyle o toplantıya katılamadım. Çok arzu ettiğim halde olmadı. Katılabilen arkadaşlardan ve basından alabildiğim haberlerden bilgi edinebildim. Görev alan tüm arkadaşlara başarılar dilerim.
Tüm komisyonlarda; özellikle, derneğimizi yakından ilgilendiren KÜLTÜR-SANAT Komisyonu’nu üstlenen sayın Sevim Şahin, Hatice Sarınç, İsmail Yerli, Şeref Palabıyık, İsa Gümüş, Hatice Alsharo, Kemal Karakaş’la yakın dirsek temasında olup Kültür-Sanatla ilgili çalışmalarda, birlikte hareket etmeyi, güzel hizmetlerde bulunmayı, derneğimize Söke adına, el uzatmalarını isterim. Bunun için de; belirlenecek en kısa zamanda, bir diyalog oluşturmayı arzularım. Kendilerine başarılar dilerken, diğer komisyonları oluşturan Meclis Üyelerine de, ayni temennilerde bulunup, Söke’miz için hayırlı olsun derim.
Söke’de başarmak zorunda olduğumuz, çok önemli işler var. Bunları; bir siyasi görüşün çizgisinde giderek çözmekten ziyade, siyaset üstü, partiler üstü bir kulvarda birleşerek, Söke’ye yakışan hizmetlerde güç ve yol birliği yapmamız, daha da başarılı olmamıza yardımcı olacaktır. Görüşü ve inancındayım…En azından; Edebiyat, kültür ve sanata siyaset bulaştırılmamasının, doğru olacağına inanıyorum.
Her türden politikaya, siyasete açığız, saygılıyız ama yukarıda belirttiğim alanlara politikayı bulaştırmamak, bizim özümüzün gereğidir. Halkımızın, Ulusumuzun ortak değerlerini, kültür zenginliklerini olduğu gibi kabul edip, siyasetle kirletmememiz daha doğru ve saygılı bir haslet olacaktır. Söke için, Söke’nin geleceği için yapılacak, yararlı her çalışmada, yasalar çerçevesinde, her zaman varız. Asker olarak da çalışırız, öncülüğünde de yer alırız. Tabii ki; sahnelenecek oyunda, var sayılıp bize de bir rol verilmesi düşünülürse…
..
07 Eylül 1945 yılında Söke’de doğdu. Beş çocuklu bir çiftçi ailenin, en küçük çocuğudur. İki ağabeyi (biri 1992 yılında öldü) , iki ablası vardır. Evli, beş çocuk babasıdır. Çocuklarından biri kız, dördü erkek evladıdır. On iki yaşında annesini, yirmi yaşında da, askere gitmezden babasını kaybetmiştir. Evini ve hayatını kendi çabasıyla kurmuş, yine kendi çabasıyla bugüne kadar ayakta durmaya çalışmıştır. Küçük bir memur ve tek maaş geliri olmasına rağmen, çocuklarının hepsini okutmuş, iki tanesi üniversite, gerisi de lise mezunudur. İkisini evlendirmiştir. Ortaokul son sınıfta üç ders takıntısı ile askere gitmiş, askerde iken ve geldikten sonra sınavlara devam etmiş önce ortaokulu bitirmiş, 1974-1978 yılları arasında hayat mücadelesi arasında öğrenimine devam edip Akşam Ticaret Lisesini bitirmiş, ilk mezunlarından biridir. 1978-1980 yılları arasında Eskişehir AÖF’ne sınavlar vermiş, devam mecburiyeti nedeniyle memuriyetten ayrılıp devam edememiş, 90’lı yıllarda tekrar sınavlara katılıp, önce iş idaresi, daha sonra da İşletme adını alan Açık öğretim bölümünde iki yıl okumuş, ilk yıldan dört, ikinci yıldan üç ders borçlu olduğu yıl, Üniversite harçları %60 artınca, ekonomik nedenlerle öğrenimine ara vermiştir. Ömrü yeterse, ileride uygun şartlar oluşursa üniversite öğrenimine “Edebiyat Bölümü “ne devam edip, öğrenimini tamamlamayı arzulamaktadır.
Suat TUTAK; 1960 yılından buyana Edebiyatın Roman, şiir, Öykü, makale, anı, vb. dallarında çalışmalarını sürdürmekte, çeşitli gazete ve dergilerde yazılarını yayınlamaktadır. Söke’de var olan tüm kültür-sanat çalışmalarında yer almaya çalışmış, bazen de lokomotif görevleri üstlenmiştir. Söke Ekspres gazetesi’nin yaşamasında (Muharrem Bora’dan sonra) , Yeni Söke Gazetesi’nin ilk kurulduğu yıllarda, Beşparmak Dergisi’nin ilk yıllarında, 1968 yıllarında Söke’de ilk amatör tiyatro kuruluşunda çok emekleri ve katkıları vardır. Ayrıca; Aydın Gazeteciler Derneği Söke şubesinin dernek olarak oluşmasında emeği olanlardan biridir ve İlk yönetim kurulu başkanıdır. Söke Şairler ve Yazarlar Derneği’nin ve SARIZEYBEK dergisinin kurucu üyelerindendir. Derginin şuan dernek adına sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürüdür. “Sevgi Bahçesi (Şiir-1980) , Canımsın Türkiye’m (Şiir-1998) adında iki yayınlanmış kitabı ile bilgisayarda hazırlanıp ciltlenerek, basıma hazırlanan Roman,öykü, şiir kitapları (beş adet) vardır. Şiir Divanının birinci cildi de bitmiş, basıma hazır beklemektedir. Ekonomik darboğaz nedeniyle basılamamıştır.
..
Hayat; bayat,
Hüner; sanat,
Hedef; güzellik;
Ulaşmak şart,
Başarmak şart
..
Yerküre âlemini eserlerinle donat,
Gururlanarak de ki; “işte bendeki sanat”.
Hepsini çöpe atar Allah’ın yarattığı
Küçücük sinekteki harikulade kanat.
*** (03 Mart 2017)
..
Hayat bazı insana gelir bayat.
Oysa düşünmeden yaşamak çok rahat.
Ama aynı zamanda en büyük kabahat.
Bu keşmekeşi anlamak en büyük sanat.
Yüreğim alev alev yanıyor heyhat! ..
..
gözlerin sulu boya
ben senden bir sanat eseri beklemiyordum
yüzüne baktım
gözlerin titredi
yine üzerime damladın
:)
..
HOCAM MUSTAFA MİYASOĞLU
1946-2013. Şair, yazar. Yeni Sanat dergisini çıkardı. İyi bir romancı. Kaybolmuş Günler, Güzel Ölüm önemli romanlarından. Edebiyat geleneği denemelerini topladığı eseri. Devran şiir kitabını yayınladı. Biyografi türünde Necip Fazıl ve Asaf Halet Çelebi isimli eserleri var.
Bu kitabi bilgiler yanında tanıdığım Miyasoğlu’ile geçen günlerimizi ve dugularımı sizlerle paylaşmak isterim:
Mustafa Miyasoğlu vefat etti dün. TV haberlerinden öğrendim gece saat: 02.00’lerde. Sonra bir arkadaşım aradı. Yarın Fatih Camiinde kılınacak namazı diyordu. Ben de birçok arkadaşımı aradım onun öğrencisi. Birçoğuna ulaşamadım. Sonra Hocam Ali Nar’ı aradım. O da bir iki saat gecikmeyle döndü bana. Yeni uyumuştum sahurdan sonra sabah namazını beklemiştim de telefon sesine uyandım. Ali Nar’dı. Konuştuk başın sağ olsun dedim o da başımız sağ olsun dedi.
Onu nasıl tanıdım. 1972 yıllarıydı. İzmit İmam Hatip Lisesinde okuyorduk. Okulun ilk öğrencileri ve tek son sınıfıydı. Miyasoğlu’nun tabiriyle başarıya adanmış 35 kişiydik. Ali Nar Meslek dersi hocamızdı ama edebiyat dersine de giriyordu. Geniş kültür ve engin bilgisiyle bizi aydınlatıyor farklı bir öğretmen profili çiziyordu. Birkaç ay geçmedi ki edebiyat derslerine yeni atanan bir öğretmenin geleceği duyurdu. İşi ehline devrediyoruz dedi. Gelen öğretmenin Necip Fazıl’ın Büyük Doğu ekoluna bağlı olduğunu, O’nun derslerinin bize çok yararlı olacağını vurguluyordu.
Ertesi gün saçları oldukça gür genç bir öğretmen derse girdi. Sınıfın çoğu Urfa gezisine gitmiş, birkaç arkadaş kalmıştık. İlk ders bize M. Akif’i işlemiş Akif’in milliyetçi değil, ümmetçi olduğunu söylemişti. Şaşırmıştık. İlk kez böyle bir bilgiyle karşılaşıyorduk hem de o güne kadar hep karşıt söylemli edebiyat öğretmeni yerine bizden bir edebiyat öğretmeni ile karşılaşıyorduk.
..
sorsalar, sanat nedir diye
kuşkusuz ki
yaşamak derim,,,
sanatçı mı?
yaşayanlar, yaşayabilenler.
..
hayat telaşı çekiyor bir yandan
bir yandan edebiyat, sanat merakı
hem sanatçı olmak
hemde hayatçı olmak
arasındayız sosyal yaşantımızın!
..
Kim ki dertle hemhal ise, aramalı dermanı.
Çare üçün tek müracaat, padişahın fermanı,
Hem öyle bir padişah ki, ol der olur kainat,
Olmayanı var ediyor, böyle kutlu bir sanat.
10.02.17
..
İnşaat işi ustasına
Sanat işi sanatçıya
Pazar işi pazarcıya
İşi bildiği için verilir?
Gönül işi hassastır,
Vermeli halden anlayana.
..
ŞİİR OLABİLMESİ İÇİN
Ayak, durak her tür sanat; redif, kâfiye gerekli
Yoksa şiir, şiir olmaz; var olmakla şiir şekli…
21/12/’16
Hanifi KARA
..
Hayat; bayat,
Hüner; sanat,
Hedef; güzellik;
Ulaşmak şart,
Başarmak şart
..
En büyük sanat;
Allah'ın yaratma sanatıdır.
Kainat bir kitap ve insan yaşayan düşünen varolan iç sayfalar.
İçinden yansımak ve paylaşılmak duyuşu etkileştirmektir herzaman.
Bir kitabın henüz açılmamış yaprakları gibi
Bir sonra ki sayfadan belkide bir noktadan sonra tamamlanacak olandır insan.
..
Düş artık yakamdan zaman dedi
ve;
O düştü..
O sanat dünyasının masal kahramanı,
gözleriniz açıkken görebileceğiniz en güzel düştü...
..
5
İnsan doğumundan itibaren fiziksel olarak büyüyerek ve değişerek vardır. Fiziksel değişimimiz biyolojik gelişimimizin bir parçasıdır. Ancak duygusal dünyamız aile, toplum, kültür, eğitim gibi etkenler yanında başarılarımızla, hatalarımızla v.s., özetle yaşadıklarımızla biçimlenir.
Zihnimiz biz fark etmesek bile yaşadığımız ve/veya tanık olduğumuz olaylar kayıt eder. Bu kayıtlar ise bizlerin gelecekteki davranış ve duygusal refleksleri üzerine etki eder; bunları biçimlendirip yönlendirir.
Özetle olumlu ya da olumsuz bütün tecrübeler bireylerin duygusal yapılarını etkiler ve onların biçimlenmesinde roller üstlenir.
..
Yemyeşildi bulutlar ve maviydi ormanlar
Gri toprağın üzerinde beyaz aslanlar,
Beyazın üzerinde bir siyahlık.
Yemyeşildi yılanlar ve solucanlar.
Gri gözlerinin içerisinde kaybolmuştu sanat
Ve müzik gözbebeklerinde gömülüydü
..
Mahrukatçılık yapan Nazmi Taşkın’a ait odun deposunda çalışan Ferit Şaylan, kestiği odunun üzerinde insana benzer bir siluet görünce şaşırdı. İlçeye bağlı Yayla köyündeki orman sahasında kesilen kayın ağacının maktaındaki şekli görünce donup kaldığını söyleyen Şaylan, ilk kez böyle bir şey ile karşılaştığını belirtti.
Kayın ağacının dalını keserken gördüğü şekil için ’derviş’ görüntüsü yorumunu getiren Ferit Şaylan, bunu çevredekilere gösterdiğini onların da şaşkınlıklarını gizleyemediklerini anlattı. Orman Mühendisi Necdet Baran ise dalın kesici bir aletle yıllar önce zedelenip, enzim salgılamasından dolayı bu şeklin oluşmuş olabileceğini söyledi. (BİR DOST PAYLAŞIMI)
..