Dağ gibi yığılan, dertlerim azdı,
Dostlarım halimi, sormuyor Fatoş...
Doktora uğradım, reçete yazdı,
İlaçla tedavi, olmuyor Fatoş...
Hasretin bağrımı, yaktı kavurdu,
Sabah olduğunda kalk evlat uyan,
Diyen! Canım annem seni özledim.
Çay hazır evladım çay soğumasın,
Diyen! Canım annem seni özledim.
Önce siz oturun canlarım benim,
Hasret denen zehrin, tadını tatdım,
Anlatmam imkansız, hüznüm dorukta,
Neşeyi sevinci, kaldırıp attım,
Anlatmam imkansız, hüznüm dorukta,
Vurgun yedim sanki, başım dönüyor
Dur dinle dedim sana, sözümü dinlemedin,
Niçin dinlemedin ki, dinleseydin anlardın,
Gerçi sen o zamanlar, daha toydun çocuktun,
Uçmasını bilmeyen, minik bir serçe gibi.
Şimdi kalbim bomboştur,kafam karma karışık,
O ki, gurbet ellerde, memleketine hasret,
Doğup büyüdüğü yer, kokup dursa burnunda,
Elinden bir şey gelmez, yoksulluktan ibaret,
Bazen koklamak için, bir taş saklar koynunda.
O taş doğduğu yerden, kendi memleketinden,
Ruhumda bitmeyen, bir sevgin vardı
İlkbaharda güller, açarcasına,
Kalbim sade senin için atardı,
Göğsümde bir volkan, patlarcasına.
Bazan dağ başında, bir bulut gibi,
Yağmur yaş demedim,gizlice geldim,
Kimseler görmeden, içeri girdim,
Bir bilsen ne kadar, seni özledim,
Sarıl bana aşkım, sabah olmasın.
Aşkınla yaşadım,derbeder oldum,
Düşman göz koyarken, senin yurduna,
Kim ölmüş kim kalmış, bakma ardına,
Durma sende saldır, kahbe düşmana,
.....Cengaverce savaş yer gök inlesin
.....İlerle ! Öleni gözün görmesin
Şu gençlik çağlarım, gelip geçsede,
Seni son bir defa, görmek isterim,
Ömrümün baharı, güze dönsede,
Seni sevdiğimi, demek isterim,
Hem de ölesiye, hoş bir duyguyla,
Her duyduğum haber, taze bir acı,
Çektiğim üzüntü,bu cana tek kâr,
Dünyada her canlı,birer kiracı,
Sözün bittiği yer! Her an! Ölüm var...
Zengin fakir seçmez,takdir Allah’tan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!