Bir rüzgar vurdu kapıyı gece yarısı,
Gözlerimde yankılanır eski bir hüzün.
Dolunay parlıyor, aşk sarhoşluğu içinde,
Gecenin sessizliğinde kaybolan bir iz.
On beşimde düştüm yollara,
Yüreğimde sancı, gözlerimde yara.
İki piçin bıçağı değdi tenime,
Kanımla yazdım ilk mısralarımı.
On altımda kavgaya tutuştum,
İçimdeki çatlaklar, yankı yankı,
adın düşerken dudaklarıma,
bir zamanlar sıcak olan,
şimdi soğuk ve keskin bir bıçak.
Gözlerin, hatıraların labirentinde kaybolur,
bir yara daha açılır derimde,
Bazen en iyilerimiz sessizce çekip gider.
Bir sabah, hiç beklemediğin bir anda,
Ve biz geride kalanlar, öylece bakakalırız ardlarından.
Kafamızda hep aynı soru döner:
"Neden?"
Bir zamanlar, sokak lambalarıyla aydınlanan gecelerde,
Aşkın büyülü notalarıyla çalınır, gönlümün tellerinde.
Şimdi ise, karanlık bir labirentte dolanır yalnızlığım,
Gölgesiz günlerin altında, solmuş bir gül dalı gibiyim.
Hatırlıyorum, gözlerinin derinliklerinde kaybolduğum anları,
Gözlerinin gölgesinde uyuyakalıyorum her gece,
Bir denizaltı gibi derinliklerinde.
Sesin, bir melodi ki, içimi titretiyor,
Her bir sözün, yüreğime dokunuyor.
Ellerin, sıcak bir rüzgar gibi esiyor tenimde,
Koca bir dünya, küçük bir yalan,
Gözlerimiz kör, kalmışız hayalde sığ bir kuyunun kıyısında.
İki büyük laf var, sıradan dillerde yankılanan,
Birini öğrendim, öteki kayboldu, yutuldu yalanın karanlığında.
Kelimelerin kavgası, dudaklarımda zehir,
İkiden daha derin üç dikiş, yaralarımı kapar,
Gözlerimde yangın, söndüremem, arzular alev alev sapar.
Karanlık kuytularda yankılanır acı,
Savurur rüzgarlar, yüreğimdeki yarı,
karanlık çöktü mü hataların üstüne
gerçekler bir mum gibi erir sessizce
damla damla düşer yüreğime
her biri bir yangın bırakır peşinde
zamanın kollarında sallanır bu şehir
Yılların yorgunluğunda, tükenmiş bir nefes,
Kalbimde çalan bir ağıt, sonsuz bir kefaret.
Gecelerin karanlığında, kaybolmuş bir yıldız,
Aşkın ummanında, boğulmak üzereyiz.
Hatıraların esiri, geçmişin gölgesinde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!