Şakir Kocabey Şiirleri - Şair Şakir Kocabey

Kör gecenin garipsi yangınlarındayım
Yüzümde alevini hissettiren bir hoyratlık
Kalamazlığın mahçubiyetinde bir yerdeyim
Anlatılmazlıkların yoksulluğunda kalıvermişim
Nasıldır der gibi
Gelişlerin unutkanlığında

Öyle özledimki seni
Hayalin mahur bir bahar
Gitmeyecek benden bu hayal
Görülemez sedeflerde bir har
Sevilmek istiyor artık
Ne kar ne de bir zarar

Harcanan yıllar umutları tüketemez,
derbeder yüreklerde
Çekilesi acılar yaşanmışlığında kalır,
ölümün nefessizliğinde
Sonra yazılır geçmiş nice kalemlerce,
Ve tükenmeyen ümitlerin

Irgat yorgunluğu yüreğimle,
Yalınayak sana yürüyeceğim...

Düşünmeyi birdenbire unutup,
Geceye dönen zamanla birlikte geleceğim...

Deli bir yağmurdu diyesim var
Toparlanmamış eşyaların dağınıklığı kafam
Gece olunca korkutur beni cesaretim
İki duble rakı ve beyaz leblebi, hariç..

Hava kapanmaya başlayınca yalandan güldüğüm insanlar,

Nöbet sonu terhisi,
Nefesinle!
Bir kıyamet koptu!
Tam da içimde...

Bir kelimem kayıp,

Kapıda kalmış çocuk edasıyla,
Gizledim yürek imtiyazlarımı
Paslanmış, omzum mühürlü!

Yenilmişliğinde direnişlerim,
Yakışıklı sevdalarım vardı oysa benim...

Bu bir kalp nüshasıdır, Geleceğe hitaben... Yorgun bir adamın, Suç duyurusu! Kelimeleri tahriben... Oynayan taşlar ki yerinden, Yürek zelzelesi içimden! Sonu gelmez sanılan her şey! Adamlığa atılan bir balta derinden ve insan böyle düşünürken anlıyor! İçindeki cahil çocukluğunu yitirdiğini... Olgunluktur kadından miras kalan erkeğe! Belkide en büyük hediye... Belkide sırf o yüzdendir doğuruş emrini almak, Kadın olmak! Büyütmek ilmek ilmek! Allah"a itaatkârlığını göstermek... Övgüm sevgimden ileri gelir sanma sakın! Beni büyüleyen kadın! Senden gelir... ve... Annem gibi sevişim ondandır seni... Sakınışım! Sarılışım! Sen sakına sakın, Saklımda kalma... Yanımda! Hep yanımda... Gör! Bil! Duy! Uzak yollara meyil edeli gönül! Az geçmediğimiz yollardan vazgeçtik...

Biz siğaramızı bile yaktırmazdık; Hiç bir dostumuza.. Sen geldin, Yüreğimizi yaktın! Şimdi tam da o şarkıda dediği gibi; Göz yaşların boşuna, düşmem artık peşine Yansın yüreğin yansın, şimdi de bende sıra...

Ekmeğe şarap süren kalleşlerdir can acıtan
Gibi dursada, asıl kalleşlik,
Üzüm tanesi gibi,
Buğdayı daha olmadan, dalından silkeleyenler!

Dilencinin hasıdır ya hani susanı