Ey şair! Eğer şairsen yalnız şövalyesin
Küsme yalnızlığına, birde dert etme sakın
Yoksun olsun sahte gülücükler el çırpmalar
Varsın… Unutma çünkü sen yüce bir şairsin
Bu yola baş koydun sonu ölümlü dünyada
Bağırmaktır görevince, kalabalıklara
Kılıcın her daim keskin, yolun açık olsun
Girmesin hiç kılıç kınına… Yürü yoluna
Tatlı şehvetleri hazzına yalan dünyanın
Kapandığında vedasıyla aşklı gözlerin
Uğruna nice şiirlerle destanlar yazdığın
Sevgilim diye sevdasına aşkla yandığın
Takvim yapraklarının savrulduğu gecenin
Zifiri karanlığıdır seni korkutmasın
Meleklerdir refakatçin rehberin yoldaşın
Şiir sofrasıyla ozanlar gelişin kutlasın
Yar elinden tuttuğunda ilk anımsadın mı?
Hazzın coşkusuyla nasıl çarpardı iki kalp
Durmuş şimdi cansız yatıyor işte bedenin
Ağıtlar yakıyor duyuyor musun sevgilin
Duyamazsın artık yârin avaz çığlığını
Sevgilinin, sevgilim terk etme dediğini
Ah bir kez daha ah; görebilseydin ahdini
Anlayacaktın sende ne çok sevildiğini
Son kez yıkanıyorken gasil hane taşında
Doğduğun ilk gün ki gibi çıplaktır bedenin
Kara topraktır artık senin ebedi evin
Günah sevapların terazisiyle tartıda
İlkbaharda fışkıran güneş olup parlayan
Hoş çiçekler gibiydi ışıltılı şiirlerin
Mest ederdi yâri gül olurdu gamzeleri
O ufkun kızıllığı batırırken güneşi
Hakkını helal et ey şair hakkım helaldir
Sana nice güzellikleri vermiş yaradan
Her canlının tadacağı böylesi bir haldir
Ruhun yücelirken... Okunur işte Fatiha’n
Kayıt Tarihi : 20.3.2019 11:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!