Yağmurun yeni ıslattığı taze toprağın kokusunu duyduğunda aklına ben
gelmek isterim.Ya da gözlerin denizin maviliğine daldığında... uzakta, ufuk
çizgisinde sadece dumanı görünen o geminin içinde benim olduğumu düşünmeni
isterim.
Küçük bir meyhanede, rakıya balığını meze yapıp içerken ve birbiri ardına
Derin vadilerin, yüksek dağların arasından
Nehirlerin ve kentlerin ortasından
Kır çiçeklerini gerdanına dizmiş ormanlardan
Gurbeti hasrete bağlayan bir yol çizdim
Avucumdaki hayat çizgisi gibi, kıvrım kıvrım
Yıllar sonrasının, ayazdan yıldızlarının donduğu
Sokak lambalarının şavkının kırıldığı
Nefeslerin buhar olup, uçmaya fırsat bulamadığı
Kışın soğuğunun iliklerime işlediği bir gecede
Çıkıversem karşına, dönerken evine
Uzatsam ellerimi ellerine
Azalıyorum,
Her gün, her an bir parçam daha kopuyor.
Dağılıyorum,
Ufalanmış bedenim, her bir parçam bir köşeye saçılıyor.
Parçalanıyorum,
İçim sökülüyor, dışıma dökülüyor.
Herkezin senden kaçtığı gün
Gözlerim seni arıyordu hasretle
Acısını bastırmak için dünyanın bir nebze
Arıyordum seni kürsi denen o sonsuzluğun içinde
Sen kürsi'de çöle atılmış bir katre gül gibiydin
Yavrumdun,
Canımın yarısı,
Gözümün bebeğinde sakladığım
Öpüp, koklayamadığım
Ellerini avucumda sıkıp
Saçına tokalar alamadığım
Bir Oyundu
Başlangıcı belli, sonu olmayan
Çocuksu bir oyun
Bir hatayla başlamıştı herşey
Yanılmışım oyun değildi bu...
Güneşe de bahar yorgunluğunun çöktüğü
Uyanmaya nazlandığı bir sabahın kızıllığında
Denizin, yosunun kokusu talınır rüzgarın kanatlarında
Usulca sokulur aralık bıraktığın pencerenden odana
Haince bir dalıştır bu hayatın en ince noktasından
Yorganın havalanır sarar bütün bedenini
Çünkü aylardan Eylül...
Bir yol ayrımına gelir hayatlar... Herkesin kendine yeni yollar aramaya başladığı andan beri, her adım geçmişe doğru da atılır, bir kez daha. Kendimizi yeniden yazmaya, yalnızlığa alışmaya doğru çıkılan bir yolculuktur bu. Belki de bu yüzden “ayrılık ayrıldığımız yerde değil” gideceğimiz yerde karşılar bizi.
Rakı masaları kurulacak sonra o kumsala, kadehler başa kalkacak, çok uzaklardan bir kahkaha duyulacak, sahibi bulunmayacak... Sular çekilecek ayaklarımızın altından, kurak bir iklime çıkılacak... Akıl kendini savunacak, yazdan kalan her şeyin hesabını verebilecek; hepsini mi? Belki hayır! Ama ona da akıllıca bir çözüm bulacak, ama Aşk akla hiçbir mevsim uğramayacak...
Yasak bana gözlerini anlamak
ellerin
bana yasak
Çocukluğumun sarmaşık kokan yollarından özlerdim seni!
Hayalimdeki yüzün yol göstericim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!