Bazı sözcükler vardır ki yaşam içinde ne zaman karşıma çıksa hep bir tarafından ya kulağımı kemirir yada gözüme iğneler batırır. Beynimin hoşgörülü sınır kapılarından içeri giriş için vize alamadığı ve hiçbir zaman da alamayacağı ama ısrarla o kapılara omuz vurmaya devam ettiği için de küçük çaplı fakat kronik çatışmaların vazgeçilmez nedenidir.
Burada eleştiri notlarıma konu olan anarşist ve sürekli sınırlarımı zorlamakta ısrarcı sözcük: Şaire
Arapça kökenli şair sözcüğünün paralelinde kullanılan ve kökünü yadsıyamayacağı için gene Arapça olmaya devam edecek olan bu sözcüğün karşılığı (ısrarla kullanıcıları bilecektir) Türk Dil Kurumunda; kadın şair olarak karşılık bulmuş. Oysa aynı TDK sözlüğünde şair kelimesinin karşılığı için bakın ne diyor:
‘isim’ şiir söyleyen ve yazan kimse, ‘sıfat’ hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu kimse.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Hmm hiç bu açıdan bakmamıştım şaire bana şirine gibi geliyordu sanırım o yüzden ne kullananları yadsıdım ne de kullanırken çekindim :)
bende kadın erkek ayrımı yok..önce insan olmalıyız.......şaire de neymiş:)))))önemli olan duyguyu yansıtmak.....teşekkürler...tebrikler.....
[[ bir arap olarak gocunmuyorum.özgün, akıcı, anlaşılır ve geliştirilebilir tükçeyi tercih ederim.yar sevgilidir, eş benzer tamamlayandır.cinsiyet ayrımcılığı bağnazlıktır.kraldan daha kralcı, araptan daha arap olma yarışı anlaşılır gibi değil...sevgiler : ) ) ]]
Teşekkür ederim.Öğrenmiş oldum bende.
Tebrikler
Önce kendi mantığımızı harekete geçirmemiz ve haremlik/selamlık uygulamasını, özellikle duyguları yürekten çağlayıp ak kağıt üstüne şiir olup dökülenlerin arasına sokmamalıyız...
çok sevindirdi beni bu yazı... kıvranıp duruyordum, şaşkınca, belki böyledir diye boyun büktüm, araştırmaya henüz fırsat bulamadım da elbette... bir kaç kez buna yönelmeyi de böylece becerisiz kalacak olanağına, hatta belki güçlendirme olasılığına boyun bükecektim... Bu güzel düşünceyi selamlıyor, teşekkür ediyor ve
Bu sözcüğü ısrarla kullanmakta olan kimi arkadaşlarımıza ve ayrıca “antoloji” sitesi içinde ve dışında sayıları belirsiz; “hayal gücü geniş olan, duyarlı ve duygulu, şiir yazan” kadın-erkek tüm ŞAİR arkadaşlarıma saygılarım ile … diyorum.
teşekkürler cevat bey, biz kadınlarında erkeklerden farklı şiirler yazmadığımızı anlattınız... bana nesin en yaparsın diye sorsalar 'şarim' derim,şaire demek aklımın ucundam bile geçmez... teşekkürler şairim,, teşekkürler. Gülce Şeren
Kardeşim Cevat bey, yazınızda hiçte kin ve öfke görmedim, çok güzel bir konuya temas etmişsiniz. Biz şairlerin aynı zamanda iyi ve doğru türkçeyi kullanması gerekir Biz birer Türkçe koruyucusu olmalıyız diye düşünüyorum.hatırımda kalan güzel bir dörtlüğü buraya alarak konuya değişik bir açıdan bakılmasını temenni ediyorum :
' Şairim; zifiri karanlıkta gelse şiirin hasını tanırım,
Ne zaman bir köy türküsü dinlesem Şairliğimden utanırım' Şair şiirlerinde her kelimeyi kullanmamalı
seçici olmalı çünkü matemetik terimi matematikte, muhasebe terimi muhasebede, fizik terimi fizikte kullanılır. Şiir emek ister , şiir özen, izina, şiir fedakarlık ister. Kim şiirden zengin olmuştur.bilen varmı ama yinede yalnızca Antoloji Com'a kayıtlı binlerce şair var.Yukarıdaki yazınızda ben kendi adıma alınacak dersi aldım. Selam ve saygıyla
bende Mehmet beyin çoğu söylemine katılıyorum..
bunlarla gerilmenin bir anlamı yok dost.
ister istemez öz Türçe'mizin dışına çıkıyoruz dorudur.
zamanla bütün taşlar yerine oturacaktır diye düşünüyorum....sevgiler..
Değerli dostum.. İnanır mısın? Yazıyı okudum ve sadece güldüm. Yani nelerle uğraşıyoruz. Allah aşkına hangi çağda yaşıyoruz ki?
Batının af edersin her şeyini kabul ederken, arap kökenli ve toplumun dinsel kökenine bağlı diye bu hiddet, öfke niye ki?
Her toplum kendi bünyesinde art niyet beklemeden dilini oluşturur.
Bir zamanlar ben üniversite okurken, TDK'nın o günkü af edersin kendini çok akıllı kabul edenleri, topluma dayatmacı bir şekilde dil üretmeye başlamışlardı.
Hatırlıyorsunuz, lokantalara, otlangaç demişlerdi de baya epey gırgıra alınmışlardı. Her şeyi tanımlamışlardı. Hiç biri tutmadı. Toplumun maskarası olmuşlardı.
Akademide okurken, İşletme finansmanı dersim vardı akademi üçte. Dil yüzünden son hakta geçtim. Adam (af edersiniz başka sözcüğü yakıştıramıyorum) sadece uydurulmuş uyduruk kelimelerle yazanları geçiyordu. Bilgi hiç mi hiç önemli değildi?
Bunlar ne idi biliyor musunuz?
Mesela: Sermaye demiyeceksiniz.
Mesela, zarar demiyeceksiniz
Mesela, kar demiyeceksiniz.
Bilançoları değerlendirirken, bilanço demiyecek, yukarıdaki ifadeleri kullanmayacaksınız. Kullanırsanız, doğru bile yapsanız kalıyordunuz..
Ve ben o zaman muhasebecilik yapıyor, bu konuları pratikten çok iyi biliyordum. Son hakta, arkadaşlarıma sızlandım. Dedim ki, bu kitabı ezbere biliyorum. Ama kalıyorum. Zira okula gitmiyor dışardan okuyordum. Arkadaşlar güldüler.
Sen konuştuğun gibi yazıyorsun. Uyduruk yazacaksın.
Attım kitabı, uyduruk yazdım yüz aldım.
Bizim toplumumuzda böyle af edersiniz insanlık dışı gelişmeler oldukça, bu toplumun kültürüne karşı, bilinmeyen bir şekilde, kin ve nefret oldukça,
asla insanlıktan söz etmek mümkün olamaz.
Gözler o kadar çok kararmış ki... Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Gerekli gereksiz, avrupanın her şeyini kabul edenler. Asla sorgulamayanlar. Hatta almayı maharet sayanlar...
Toplumun örflerine, diline, kültürüne, dinine apaçık meydan okuma içindedirler.
Bu kin niye?
Bu sözcükler kimin ve neyin sözleri?
Biraz düşünmek gerek...
Okullarda ingilizce öğrendik. Kadın erkek ayrımı her dilin kendi içinde var olan bir öğedir. Hiç kimse, tutup bunu art niyetle, efendim, dildeki kadını, erkeği simgeleyen kelime ayrımları, kadın erkek eşitsizliğini gösteriyor demez. Ama bizde, bizim toplumumuzda bu toplumsal bir hastalıktır. Batıcılığın getirdiği, batılılaşmanın yozlaştırdığı, kişiliksizlik ve kimliksizliğin bir uzantısı olarak karşımıza çıkar. İllaki bir şeylere düşman olmak. İlla ki, dinsel görülen, dile, kültüre, inançlara ve yaşamlara meydan okumak bir maharet sayılır.
Beyler uyanın artık. Dünya değişti.. Dünya sadece böyle düşünenlerin dünyası olmaktan çoktan çıktı.
Hala gerçeği göremiyor musunuz?
Dünyada tek gerçek var...Batı insanları sömürüyor.. Batı insanları kullanıyor. Ve batılılaşmak ülkemizi felakete sürüklüyor. Ve ülkemiz batının kapısında her şeyini vermeye hazır bekliyor.
Ha.. bizim için müslümanlık olmasın da ne olursa olsun diyorsanız mesele yok?
O zaman kurtuluş savaşını unutun. Çünkü yalan değilse o savaş batıya karşı verilmişti..
O zaman Çanakkale geçilmez nutuklarını unutun. Çünkü, batının gözünden topluma, toplumun değerlerine meydan okumakla zaten çanakkaleyi geçerek çoktan içimize yerleşmişlerdir.
Uyanın artık.
Saygılar...
aklaıma can yücelin di sanırım başından geçen bir hikaye geçti 'şiir yarışmalarının birinde bayan şair birinci olunca can yücele sorarlar '' efendim durumu nasıl değerlendiriyorsunuz bir bayan şair birinci oldu'' verdiği cevap çok güzelde onu burda söylemeyeceğim duygunun dişi si erkeği olamaz ... şaire kelimesini bende beğenmiyorum sanırım daha dikkatli olamaız gerek bir çok kunuda aynı hataları yapıyoruz / ressam/ ressamiye mi olamalı :))) güzel yazınız için teşekkür ve tebrik. yüreğinize selam olsun
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta