benim uykularımı bölen sesleri içinden gelen
belki kısık bir sesle duyabilirsin sen
solgun vedalar görünür bu evlerin kapı önlerinde
ve konteynırın yanındaki koltuklar kolonya kokar hala
havada uçan, yok olmayan uzun sohbetler gibi
çocukluğumdaki kuşların hepsi öldü
bir kaldırım kenarında parçaladı bir kedi
-köstebek gibi-
derinlerde bir yer ararken sığınmaya:
burada, ben,
dans edemem yıldızlarla.
çünkü,
hücrelerin değmediği komple bir yalan
ve her şey görünenden ibaret
leylek pisliklerinin amacını tahmin etmek
çok zor değil,
yine de alma beni dikkate
göğün içindeki hamdan oluşan maddenin
içinde olup seni daha da kızıl ve mor bir ışıktan görmek isterdim
kırık dökük gözlerimi bir kere son kez açıp bu seslerin
daha da dışında duymak isterdim
titreşimini ellerinin
ve yeniden, ay tepede, içten yakan ışığıyla beni
sessiz kanatlarından düşen gecenindir kalbim
hala elimin ta içinde yıllardır soluk bekleyen gülü, kemiği
yetişmeye güdümlü, dikenleriyle, tekrar dirilt onu elohim
bu kök şarabı, çok tatlı, koparmak acı olan
gergin uykularda beni uyutmayan bişeyler var
ömrü diğer insanlarınkinden kısa olan bir adam gibi
ölü farelerin yol kenarında bırakıldığı gibi
insanlar cesedini öyle erken unuturlar
ve alır gecelerimi siyahında göğün bir zat
kaç kez kar düştü pervazına ellerimden
hiç baktın mı gökyüzüne
doğrultup yüzünü aynaya
gözlerinin içinden
kuşlar konup ötünce sana
nefis bir akşamüstü geçer tarihi vedaların
fırınlar hep talaşlı ekmek kusar
öldükten sonra yapılır musluğu, kadim binaların
ev donar, parkeler kırılır, insanlar susar
nefis bir akşamüstü vedaların tarihi geçer
ellerimde deliklerle süregelen tenin
ve bir o kadar acıtır sana bakan gözler
ruhumu emdi bu düzlem, tüketti
göğsümden mezar kanatan büyüler düşer
çığlık gibi yakın olur boynuma, kulağıma serin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!