Bu öpülecek eller senin olmalı
Bahar mevsiminden kalan.
Yollarına karanfiller dökülmeli
Bir şehrin görünen yerine
Altın heykellerin dikilmeli senin.
Ellerin öpülmeli senin.
İçimde yeşeren bir sevda vardı
Dağlara yayılan ilkbahar gibi
Gözlerin güneşten önce doğardı
İçime yansıyan aynalar gibi.
Bir hicran yarası düştü bahtıma
Adalet, adalet, ah adalet; çölde su!
Kıldan ince, kılıçtan keskin doğrusu.
Güneşi çekip getirse gariplerin ocağına
Otursa sıcaklığıyla bir annenin kucağına.
Adalet; Kâinat’ın rengi, ayarı, düzeni
Yüreğim titrer anarken adını,
Ele verdin bu hayatın tadını.
Ben sevenim, sen ellerin kadını,
Gözyaşımdan heykellerim var benim.
Bir düşüm var istikbâl'e dayalı,
Bir gün bir şiir gelir
Sessiz sedasız.
Çalar kapımı seher vaktinde
Ucu yanık kelimeler uçuşur gözlerimde
Semadan ateşler damlar irili ufaklı
Ufuklar yanar, ben yanarım.
Tuttururlar seni takıp mandala!
Asarlar beklide bir kırık dala
Altına çekilen köhne sandala
Ve ister istemez biner ağlarsın.
Gözlerinde yaşın dem alır an'dan
Adınla demlenir dilimde heceler
Hasretin bir türlü dinmiyor Leylâm.
Yad elde soğuktur şimdi geceler
Bu ayrılık içime sinmiyor Leylam.
Bir seslen erisin dağların karı
Yaratmış yaradan güzel ağacı,
Her yerinde bir ahvali gizlidir.
Bulunur onda her derdin ilacı,
Her yerinde bir ahvali gizlidir.
Meydana gelmiş kök, gövde daldan
Nefes kadar yakın, dağlar kadar uzaktayım
Elimde ahıma karışmış şekersiz çayım
Geçmişten bahsetmek istemiyorum
Sen dağınık, ben paramparçayım.
İçimi bilirsin, gölgenim, yakınındayım
Her sabah kapımda bir serçe öterdi,
Ötünce yüreğimde güller biterdi.
Minnacık kalbinde dağlar saklıydı,
Her içli ötüşünde oda haklıydı.
Şimdi özlemim büyür dağlar kadar,
yüreğime kanat çırpmadı kimse
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!