Buğulu camlarda silinir adım,
Kayboldu hayalin kalmadı tadım
Hazan ensemde hep adım adım,
Ah ile her gece yatar ağlarım!
Güneşim gelir mi şafak sökerken?
Bir ay düştü geceye kayboldu bu hüzün
Gece utanıp yıkandı, görünce yüzün.
Zamanda lağvedildi hükmü gündüzün,
Veçhin şavkı düşünce çağlara efendim.
Cemre düştü zamana, nura yön verildi
Çocukluğumda tarla kuşlarıyla
Konuşur, dertleşirdim.
Neler anlatırdım, ah bir bilsen!
Sevmeyi, sevilmeyi
Sevilmeye layık olanları,
anlatır dururdum.
Düştü o gül adın, kalbime yine,
Ruhum büründü bir safir rengine
Bir sevda akşamı dalıp engine,
O buğulu sözlerinle vur beni!
Saçlarındı, baharları sürüyen,
Omuzlarına konan bir güvercin olsaydım sevgili!
Taneler toplasaydım gamzelerinden
Bir ömür susamazdım kimbilir belki de
Bir kez su içseydim göz bebeklerinden...
Tutsan kanatlarımdan bırakmasan beni sevgili!
Başım düşer önüme, ah çekerim!
Gelen geldi, giden gitti ne çare!
Yazgımın vehmine boyun bükerim
Gün eridi, güneş bitti ne çare!
Vakit bu dem, yaşadığım an bu an!
Ey gönül aynasında kendimi gördüğüm çehre!
Bir kan gülü misali düştün bu ölgün şehre
Yoğur gül kırmızısı ellerinle ateşten zamanı
Çile avuç avuç kan düşmeden bu özgür nehre...
Bil ki eritir zulmü gözlerinde ki yakut ateş
Bir sevdanın yangın yeri bu dağlar!
Hazan düştü hasatsız bu toprağa.
Bir su kıyısında turnalar ağlar
Ceylanlar ürkerek iner ırmağa,
Bir sevdanın yangın yeri bu dağlar.
Uhdelerim can çekişir, ben suskun
Dokunmadan canda yanan ten suskun
Her nedense yad ellerde sen suskun
Gülmenevşe şimdi yanar derinden.
Kelimeler kırgın, harfler yaralı
Can şirazem!
Kurumasın gamzende açan gülün
Bir sesini duy bu garip bülbülün
Bırakıp gittiğin bu gurbet elin
Sensiz tadı yok bilesin sevdiğim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!