Kan kusarız toprağa, mahzun yatar şehitler
İki yüzlü firavun dişlerini parlatır
Mezarları ayakta, utanır halimizden
Şu hayasız güruha kemiğini fırlatır…
Göklerde gezinen,
Şu mavi buzun en derinisin...
Küf kokan ormanın ıslak gizi
Ve körpe ceylanın yürek sızısı
Damlar bakışlarından...
Durur durur taa yürekten bakarsın bana
Sanki tüm dünya gözündür senin
Bir çığlık ki tüm cihanı yakarsın
O sessiz nağmeler sözündür senin
Kalmadı tek dilek biçare halde
Colorful horizons of love, we passed in-through,
Guide me to the final destination, after you…
Maybe one span, maybe one step forward,
To the caravan of the saints, walking after you…
When I realized of, what was happening,
Renkler, iç içe renkler, nokta nokta yelpaze
Güneş fırçadan akmış rengarenk bir denize...
Mavi, yeşil ve allar, hiç böyle bilmez idim
Ya turuncu başaklar, ilahi cümbüş rengin...
Renkli kuş hatırına
Alaca karanlık bir akşamüstü
Bir tüy geldi, serin rüzgarın önünde
Kuş kanadından kopup...
Okyanusta dalgaların önünde sürüklenen
Çise düştüğünden beri yüreğime
Gül damlayan bakışlarından
Payedar'ın duvarlarında ararım gözlerini...
Yokluğunda zamanı öperim çaresiz
Bir yanı papatya tarlası dileklerle...
Çise düştüğünden beri yüreğime
Gül damlayan bakışlarından
Yedikule zindanlarında ararım gözlerini...
Zamanı öperim çaresiz
Bir yanı papatya tarlası dileklerle...
Vahiy eksik kalacaktı, Süleyman da çaresiz
Gökkubbenin koynundaki yıldız çöle düşerse
Belkıs adı ne olurdu Yusuf kalsa nefessiz
Dudağında kor ateşler kuş diliyle öterse...
İfrit uçtu ve zamanı bir ilmeğe doladı
Gündüzün en parlak anı,
Mevsimin en sıcak günüydü
Öyle güzeldi ki gözlerin
İpek teninde bembeyaz petunyalar açarken…
Göz pınarından akan hasreti görürdüm bir zamanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!