Mavi, beyaz ve ay
Gecenin sessiz üçlüsü
Kuru dallar üstünde donmuş dilekler
Sütbeyazı kefenlere bezenmiş ren geyiği sürüsü...
Özlemim sonsuz, özlemim arsız, özlemim çığlık çığlığa
Görürüm, karşımda fal açar
Kaldıramayınca artık omuzundaki yükü
Veda edebilmeli insan gitmeden önce
Mazereti her neyse
Puslu bakışlarını yere indirip
Zor da olsa bir veda edebilmeli…
Tükenir...
Akmazsa bir gün eğer
Tavşanların su içtiği buz mavisi pınar
Donarsa billur taneler boşlukta
Kalırsa yerçekimsiz,
Kimsesiz...
Adın Kemal, Mustafa da Nebi'den
Ondokuz'dur kaderinin mayası
İki ayyaş deyip küfre batarken
Katran kustu hayasızlar tayfası...
Oku dedi Rahman Cebrail ile
Gün gelip de,
Zaman iyice mayalandığında,
Dallarından süzüldüğünde yaprakların
Sönmüş yıldızlar gibi
Ve tenin üşüdüğünde siyah poyrazda,
İçini ısıtacak,
Öpme,
Ama usulca sarıl bana
Uğurböceği olsun kalp atışların
Kırılgan ve ürkek...
Sen usulca sarıl bana
Mihrimahtı bir yanımız, Koca Sinan ilmeğiydi hasretin
Bir mucize daha taştı Üsküdarın sokaklarına: Tufan!
Minareler gülümserken elmas dudaklarıyla bize
Masmavi bir buket sundu perisine yeminlerle o adam
Renkler, sesler ve bedenler uyuşurken tek nefeslik duada
Yokluğunda;
Kül renginde yıldızlara özendim
Damla damla döküldüler tenime
Rengârenk bir beyazlıktı eğlencem
Hayal ile gerçekliğin arası
Bir çift sözü çok aradım bu gece…
Şeytan bile doğuştan cilvenin kulu iken
Ey sevgili ne diye uğraşırsın benimle
Ay güler, yıldız ağlar ilahi komediyiz
Sar beni dervişlerin palyaço zembiline...
Kırmızıdan maviye bin yalan dile gelir
Hadi sarıl
Yüreğinin kıvrımıyla öp beni
Kelebekler uçur eflatun düşlerime
Yavru şahin pareli bakışlarından…
Hadi sokul
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!