Savaş verdiğim cepheler düşüyor
Namert insana yiğitlik sökmüyor
Aylardan temmuz ellerim üşüyor
Sevdasız yürek tomurcuk dökmüyor.
Nice yollar eskittim, şafak saydım
Hoş yollar açar durmadan
Günahı yüze vurmadan
Soy, sop ve mevki sormadan
Siz kimsiniz, Rabb’im varken.
Kalksam bir adım atarak
Evladın zulmü
Anne, babasınadır
Acele etme
Göreceksin sen de
Hele bir büyü
Dünyayı kurtaran
Kıymetsiz gibi görünen
Güzel paketlere bürünen
Zararı şimdi tam olarak bilinen
Parayla alınıp ceplerde gezen kir
Gerçekten kıymetli bir zehir.
Hacıbaba dağı düzlüklerinde
Gonca bir gül gibi açar, Kızılkuyu.
Karadağın haşin süzmelerinde
Çiğdem çiğdem salınır, Kızılkuyu.
Uzanır bir kolu Sinci, Sodur'a
Kul, Allah’tan korkarsa
Yeter de artar bile
Kara topraktan bir yer
Hakkı olmayana sarkarsa
Gönül doymaz, yetmez dağlar bile.
Var ve bir olduğunun delilleri
İspat-ı vaciptir, inan gönülden
O’nun isim, sıfat ve fiilleri
İlahi rüzgardır, sevda yönünden.
Senin dışında her varlık hadistir
Kahveci Yusuf gençlere sordu,
Ne yapıyorsunuz?
Gençler hep bir ağızdan
“Vakit öldürüyoruz”, dediler.
Peki vakit katilleri,
Çay istiyor musunuz?
Size derinden eziyet edilse
Hakaretle şahsınıza sövülse.
Çöllerde aç, susuz bırakılsanız
Her vücud dağlansa, aksa kanınız.
Sessiz bir çığlık gibi bu şehirden
Gidiyorsun, beni hiç düşünmeden
Gönlüme indirdiğin depremlerden
Arta kalmak, kanıma dokunuyor.
Ürkek bir güvercin sükunetinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!