Zulmetin bana ey can,
Girdin kanıma ey can,
Döküldüm mısra mısra,
Sokul yanıma ey can.
Saadet böyle gelir.
Ay gibi süzüldü, güneş gibi yakarak canı,
Daire daire sararak büyüyen halesi kaldı.
Hani nerede o ahu bakışlı dilberin kendisi?
Sadece yüreği yakıp, yandıran hilesi kaldı.
Hayaller düşleri ezer de geçer,
Mavi ibrişimler sarar sarmalar,
Yüreği umutlar bezer de geçer,
Bir sancı tutuklu yürekte nabzım.
Gözlerimde yoğun sevda seli var;
Aşina yüzler olur, eşten, dosttan;
Yalnızlığa çare aranır boştan.
Her yüze gülenin bir derdi olmalı,
Bize hep böyleleri düşer doğuştan
Başımdaki esrük sevda,
Dağlar gibi, dağlardayım.
Duman tüter, yel savurur,
Savrulanda dağlardayım.
Hem gündüzüm, hem de gecem,
Bakışın karşımda, senle göz göze,
Resminle sohbete dalmış gitmişim.
Ellerin elimde, senle diz dize,
Sevdadan nasibim almış gitmişim.
Kalbime aktıkça, gözünden ışık,
Sayfalara gömülmüş, bilseniz neler vardır.
Kitap rafta tozlanmış, içinde sedef vardır.
Gönüller çiçek açar, yapraklar cana yakın.
Maziyi içten saran, ne sağlam kökler vardır
Yaşını bilmez yer kabuğu,
Çatlak dokunuşunda rüzgâr;
Uzağımda küf kokuları,
Karanlıktan aydınlığa,
Aydınlıktan karanlığa,
Açılır ve kapınır,
Ömrüm geçti bir kez sefa sürmedim.
Vefasız dünyada vefa görmedim.
Sevda durağında bir kez durmadım.
Duranlara selam olsun ne deyim.
Gün geçtikçe günlerimi sayarım.
Irmaklar uzayıp akar ya hani,
Ben de umutlara öyle bakarım.
Garip boyun büküp bakar ya hani,
Ben de sevdalara öyle bakarım.
Ahlara, ohlara bırakma hüner,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!