Modern dünyanın karmaşası içinde saklı kalan duyguları ve düşünceleri yeniden dile getiren bir kalem...
Hasret...
Bir uzak değil sadece,
Yalnızlığın da ötesinde bir çığlıktır susturulan.
Adını söylemeden
İçinde bin kez yankılanan o eksik parça...
Sanki biri almış seni
Ben sana gönlümle bir salıncak kurdum
Gökyüzü kadar masum, yeryüzü kadar durgun
Bir ipi sevdaysa, diğeri umuttu
Ve ortasında salınan: seninle bendim, çocuk gibiydim
Adın bile çiçek açtırıyor içime
Bir tebessümüne bahar oluyor sokaklar
Çeşm-i siyahım,
Sana bakmak, bir yangına yürümek gibi.
Sessizce yanıyor içim,
Bir tek kelime etmeden.
Sen güldüğünde,
Bir şey çözülüyor içimde.
Dost, gam ile sınanandır,
Yar içinde aranandır.
Bir gülüşü candan ötedir,
Söndürülmez köz mü kalır?
Dostla yürünür her yolda,
Sen oradaydın, rüzgâr gibi
sokak lambalarında yanıp sönen
bir yaz akşamı gibi silik
ve ben hep biraz eksik…
Konuşmazdın, ama anlardım
Öyle bir özledim ki seni,
Henüz gelmeden yoksunluğun
Göğsüme dağ gibi çöktü...
Bir yudum değil,
Bir ömür Sen ol istedim;
Her nefeste adını,
Yetiştiğim duvarlar bana dar gelmiş,
Sakladığım sırlar, içimde kör düğüm.
Meğer sıcak sandığım her dokunuş,
Zamansız bir vedanın önsözüymüş.
Gölgemde büyüyen o çocuk sesim,
Bir zerreyim, devranın aynasında döndüm,
Nefsimin karanlığında yandım, söndüm.
Can pazarında aşk ile yoğruldum,
Varlıkta yok oldum, hakka bend oldum.
Dost meclisinde sır ile dem içtim,
Bir kitap yazsaydım eğer,
İçi de sen olurdun, dışı da sen.
Kapaklarında ellerinin izi,
Sayfalarında gülüşün serin.
Her harfi gözlerinden dökerdim,
İstiyorum ki biri gelsin
gölgesiyle değil, varlığıyla sarsın beni.
Öyle biri ki, geldiğinde
zaman geri çekilsin ondan,
tüm saatler durmak istesin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!