Karınca küçüktür; evi yanar mı ?
Yaktı gitti şerefsizin birisi
Bülbül; yuvasına zalim çakmağı
Çaktı gitti şerefsizin birisi
Tavşan peşinde minik balasını
Ol Resul adını mezar taşına,
Yazarken ağladım can Muhammed’im.
Kabirin üstüne türlü çiçekler,
Dikerken ağladım gül Muhammed’im.
Gurbet elde doğdun vatana uzak.
Sanki hilâl kaşların
Uzun örme saç bağın
Sana vereyim canım
Gel gülüm he gülüm
De gülüm amman amman
Bu nasıl gidiştir, aklım almıyor
Hangi yana koşsam, sana varmıyor
Kaç pazar dolaştım. alan olmuyor
Satılmaz ayrılık, elimde kaldı
Akşam olur gitmez, gece koynumda
Tövbesi bozulmuş günahlarımın
Sebebi de sensin bu ahlarımın
Gönlümde çağlayan, feryat figanın
Gözümde yaşların sebebi sensin
Cemreler düşmüyor gönül dağıma
Mızrap elimdedir sazım elimde
Bir ağıttır döner benim dilimde
Asırlardır bitmez ahu çilemde
Gel yoluna kurban seni özledim
Kaç cemreler düştü geçti bak yıllar
Bir acı tezine yazılan ömür
Şiar’ın hayatı derken utandım
Kalem yazdı kulak duydu acıyı
Şiar’ın ölümü derken utandım
Gözlerim dalarken yanan ateşe
Sanma hayalin düşler dururum.
Siler atarım seni başımdan.
Kıyamaz deme bir tel saçına,
Yolar atarım seni başımdan.
Gidersen bakmam dönüp ardından,
Yürürüm dağ tepe sahralar bitmez
Gözlerden ırağa katar yol beni
El etsem uzanır boynumu sarmaz
Bir arşın öteden sarar yar beni
Demedim dünyanın akına kara
Şu benim göynümde, dolanan sızı,
Benim ile gezdin, bunca diyarı.
Sen yükümsün ben de, hamalın gayrı,
Taşırım diyardan, diyara saklı.
Çok pazarlar gezdim, satılmıyorsun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!