(Fasl-ı Muhabbet Şiiri)
Âdem ve Havva'dan gelendir insan
Cümle mahlûkatın üstüdür insan
Mayası çamurdan "nur"udur Hakk'tan
"Nur"unu terketmiş gördüm düşümde
Bazen, soğuk bir mıh gibi çakılıyor
Özlemin, hasretin yüreğime.
Kahkahalarımda gizli hıçkırık
Gülerken, ağlıyor göz bebeklerim
Ve ben sessizce ağlıyorum anne
Doldur çayımızı evlat,
Doldur muhabbet deryasından.
Bizim için;
Dün ile bugünün,
Kırık sazın yarım kalan türküsü
Siyah perçem kara boncuk Hasan’ım
Levh-i mahfûzda yazılmış öyküsü
Siyah perçem, kara boncuk Hasan’ım
Cahilidim cehalette boğuldum
Kara taşa kara yazı
Kalem ile yazılır mı
Bir güzelin kaderine
Hoyrat oğlan yazılır mı
Sırma saçın tel tel yolar
Göç eyledim bu sevdadan
Duysun yar kervanım yolda
Güç gider, kâh ağlarım ben
Bilsin yar kervanım yolda
Haber salın zülfü yara
Susanı aptal sananların dünyasında,
Gölge oyunu oynuyoruz.
Kim, kimi çiğner belli değil.
Bilmez mi ?
Gölgesi yerde ki kibirli baş.
Bir gün elbet,
Kirpiğin gözlere demirden pençe
Ne ağlarsın yarim böyle gizlice
Dudağın üstüne/de sürmen inince
İnci mercan döker gözlerin seli
Çekmeyen bilemez zalim ayrılık
Bu kutlu zaferin büyük mimarı
Destanlar yazdıran "Başkomutanı"
Eğilmez yurdumun, çelikten başı
Ordumun zaferi mübarek olsun
...Zafer bayramınız kutlu şen olsun
Dumansız bir ateş misali yanar,
"Kor"u çok, isi yok, külsüz bir yangın.
Gözleri durgundur, bakışlar derin,
Bir malihulya ya düştü mü insan.
Azaplı bir savaş gönül cephesi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!