Bangladeş merkezli çok dilli The Awakening dergisi Rusça bölümü editörü.
Yabancı ve yalancı bi resmiyet ile sarınan gri Ankaranın şerrinden
korunmaya çalışan yeşil federal ODTÜ toprakları..
Şaka bi yana ,
ANKARA
Belki de Tanrım bana aşık .
Biliyorum belki şaşkın, belki de kafanız karışık,
Yine de izah etmeme fırsat verir misiniz azıcık?
Evet ,Tanrım benden 'hoşlanıyor'da kalmıştık
İşte bu yüzden dünyevi aşka izin vermiyor
Belki de buralarda
dünyalar güzeli prenses Belkıs,
yahut
onun aşkı için asırlarca ayakta duracak çağların teknolojisini aşan akustik tiyatronun mimarı sanatçı ruhlu Zenon,
yahut aşkı için eşsiz geometri hesapları ile şehrin can damarları olan su kemerlerini yapan, bu zorlu yarışı kazanmasına rağmen aşıkları ayırmak istemeyip aradan çekilen iyi kalpli o gencin ruhları dolanıyordu ,
Bazen sevdiğim adama
Onun beni ne kadar incittiğini, ona karşı savunmasızlığımı ağlayarak anlatmak istiyor bir yanım
Yanlış anlaşılmalarımızı, hayallerimizi ve isteklerimizi uzun uzadıya konuşmak istiyor canım,
Düştükçe ağlayıp ama düşmekten de vazgeçmeyen uslanmaz bir çocuk gibi
Yaralarımı ve kendimi hâlâ yaralayana teslim edesim geliyor ki bir umut belki sarsın ve anlasın beni.
Devlet korumalı iken doğa anamızı bilinçsiz vatandaştan,
Her yer turizm ve rant için katledilirken
Tarihe dinamit yerleştirilirken,
Annenin sütü kadar beyaz o kum karanlıklaşırken
Denizler çöplüğe dönmüş, salya akıtırken
Halktır korumaya çalışan doğayı devletten .
Adam gelir kadının yanına aheste aheste, elinde kocaman bir saksı çiçeği ile
İşte buldu tek seferde
uzun bir süre hiç birşey demeden sadece durur bakar taşın üzerine kazınmış isme
Bedeni ansızın ürperir, üşür bu sıcacık yaz gününde
Dünyanın dört bir yanında dokunuşlarım ve renklerim
Farklı insanları ve dilleri izler benim çizimlerim
Farklı ideolojilere maruz kalarak bazen sırıtır bazen sinirlenir bazen de sükünete sarınır Çizimlerime bakanlar bana bakıyorlardır aslında
Benim içime benim ruhuma ve benim ellerime ve bazen de benim koynuma
Bakanlardan bazıları yüzeysel bakar renklerime,
gördükleri maddi bir evrenden ibaret
Sen benim denizatımsın,
Mehtaplı gecelerde vücudumun abislerine yüzen.
İnsanın lanet icadı bu zaman..
Her döküldüğünde bir sayıyı çalan
Keşke yalnızca bunun ile yetinseydi
Çocuksu heyecanları, oyun heveslerimi ve aklıma gelmeyenlerin çok daha fazlası..
Çaldığı her sayıyı sembolize ederken yaş alıyorum.
Yaşamın hüznü ve mutluluklarına tanık olan gözlerim, evet yaş döküyorum
Beni böylesine üşüten, hasta eden bu soğuk ve çorak kalpten göç etme vakti geldi,
Bu diyarların bir gün yeşilleneceğine dair umudum artık kalmadı,
Kanatlarımı çırpıyorum, sen de elini salla
Sevgilim, son yazım bu sana
El - veda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!